Deniz Rezervleri

Sayfa - 4 Eylül, 2009
Her geçen gün artan bilimsel kanıtlar aynı gerçeği işaret ediyor: Deniz canlıları ve habitatlarının gerçek anlamda korunmasını sağlayabilmek ve küresel balık stoklarındaki hızlı düşüşü tersine çevirebilmek için, en etkin ve kilit çözüm olarak geniş ölçekli deniz rezervleri ağlarının acilen oluşturulması gerekiyor.

Deniz Rezervleri Şimdi!

Deniz rezervleri, sınırlarının dışına da giden yetişkin ve yavru balık aktarımının yanı sıra yumurta ve larvaların taşınması sonucu da balıkçılığa fayda sağlar. Rezerv alanları içinde popülasyonlar artarken canlıların yaşam süresi de uzayarak daha fazla üreme potansiyeline sahip olurlar.

Ayrıca deniz rezervleri, eğer gelişme, üreme alanları ya da deniz dağları gibi önemli habitatların bulunduğu alanlarda oluşturulurlarsa, köpekbalıkları, orkinoslar, kılıçbalıkları gibi göçmen türler için de son derece yararlı olacaktır.

Geniş ölçekli deniz rezervleri, balıkçılık ve madencilik gibi ortamdan değer almaya yönelik tüm faaliyetlere ve aynı zamanda her tür boşaltım eylemine kapalı alanlardır. Rezerv alanları içinde 'core zones' denilen 'hiçbir insan faaliyetine izin verilmeyen 'çekirdek bölgeler' yaratılabilir. Bu alanlar, bilimsel referans alanları olarak kullanılan veya özellikle hassas habitat veya canlıların bulunduğu noktalardır.

Kıyı kesimindeki bazı bölümler küçük ölçekli tahrip edici olmayan balıkçılığa açık olabilir. Ancak bu, yerel halkın da tam katılımı ve kararı doğrultusunda uygulanabilir ve kesinlikle sürdürülebilir, ekolojik sınırlar içinde olmalıdır.

Deniz rezervlerinin kurulmasının ana sebeplerinden biri balık stoklarının korunması olsa da bu alanlar sadece aşırı avlanmanın tahribatını önlemeye yönelik değildir. Bu alanların yaratılması, atık boşaltımının yol açtığı kirlilik de dahil olmak üzere deniz yaşamına yönelik tüm tehditlerle mücadele etmek için en etkin küresel yöntemdir.

Türkiye'de deniz rezervleri

Tüm dünya denizleri için geçerli olan bu çözümün biran önce Türkiye kıyılarında da hayata geçirilmesi gerekiyor. Aksi taktirde her geçen gün daha fazla ve hızla tahrip edilen denizlerimiz, zenginliğini kaybedecek ve diğer Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de ekolojik, sosyal ve ekonomik anlamda bir çok sorun yaşanacak .

Türkiye'de deniz koruma alanları anlamında var olan tek yasal düzenleme 'özel çevre koruma alanları'dır. Ancak bu alanlarda, deniz yaşamını koruma anlamında gerek içerik gerekse yönetim biçimleri olarak yetersiz kalmakta ve tahribatı engelleyememektedir. Özellikle Ege ve Marmara'daki zengin deniz yaşamının sürdürülebilirliği adına oluşturulan koruma altındaki alan sayısı, çok az ve küçük ölçeklidir.

Bu nedenle öncelikle deniz yaşamı ve kaynaklarının sağlıklı sürdürülebilirliği için artık endüstriyel balıkçılık, denizaşırı madencilik, kıyısal yapılaşma gibi faaliyetlere yol açan sektörlere dur diyecek bir anlayış oluşturulmalıdır. Çevre Bakanlığı'nın bütüncül ekosistem anlayışıyla bu konuda liderlik etmesi ve eyleme geçmesi şarttır.

Kategoriler
<input type="hidden" name="ctl00$hidDomainsEnabledForG