11 Mart 2015, Japonya'da yaşayan insanlar için kasvetli bir yıldönümü. Dört sene önce gerçekleşen "Büyük Doğu Japonya Depremi" on binlerce insanın ölmesine ve bir nesil boyunca gerçekleşen en ciddi nükleer felaketin başlamasına neden olan bir tsunamiyi tetikledi.

Tokyo Elektrik Enerji Şirketi (TEPCO)'ya ait olan Fukuşima Daiiçi Nükleer Enerji Santrali'ndeki üç nükleer reaktörde çekirdek erimesi gerçekleşti ve reaktör koruma kapları zarar gördü.

Dört sene sonra bugün, çevresel kirlenme ve sürmekte olan acı nükleer felaketle ortaya çıkan krizin boyutunun büyüklüğünü gözler önüne sermeye devam ediyor.

Küstah bir nükleer enerji destekçisi olan Japonya başbakanı Abe,

Japonya'daki nükleer enerji santrallerinin yeniden faaliyete geçmesini ısrarla talep ediyor. Ancak o bile 2013 yılında savunduğu radyoaktif su krizinin 'kontrol altında olduğu' iddiasında geri adım attı.

Ocak 2015'te Abe, radyoaktif olarak kirlenmiş su, reaktörlerin hizmetten çıkarılması, ödenmemiş tazminatlar, radyoaktif kirlilik gibi daha dağ kadar birikmiş sorun olduğunu itiraf etti. Felaket mağdurlarının hâlâ zor tahliye koşullarında yaşadığını düşündüğünde Fukuşima santralini tanımlamak için 'sakinleşmiş' kelimesinin kullanılmasını uygun bulmadığını belirtti.

Fukuşima bölgesindeki felaketlerden biri doğadaki elementlerin en önemlisi, bu gezegendeki yaşamın kaynağı olan su olmaya devam ediyor.

Bölgedeki su kaynakları, insanlar tarafından şimdiye kadar yapılmış olan en tehlikeli ve uzun ömürlü zehirlerle kirlenmiş durumda. Bu zehirler şunlar: Sezyum, kemiklere ve beyne yerleşen kanserojen bir izotop olan stronsiyum-90 ve 61 başka radyoaktif çekirdek.

TEPCO, 25 Şubat tarihinde, daha önceki ölçümlerden 50 ilâ 70 kat fazla radyoaktif kirliliği bulunan suyun yaklaşık bir senedir okyanusa aktığını itiraf etti. TEPCO bu sızıntıyı bu zamana kadar saklamayı tercih etti. Japonya Balıkçı Sendikası bu son haberlerin bölgedeki balıkçılar ve kurum arasındaki güveni tamamen ihlâl ettiğini ilân etti.

Bütün bunlar, TEPCO 297.000 ton civarında "işlemden geçirilmiş" radyoaktif trityumla kirlenmiş suyu okyanusa dökmek için bölgedeki balıkçı sendikasının onayını almaya çalışırken gerçekleşti.

Peki TEPCO'nun radyoaktif su problemi ne kadar büyük? 

Sekikawa'da bulunan Arakawa Nehri. Bir Greenpeace izleme ekibi bölgedeki radyasyon seviyelerinin Fukuşima Daiiçi Nükleer Enerji Santrali'nin kuzeybatısında bulunan birçok bölgede tahliye gerektirecek yükseklikte olduğunu tespit etti. Bunların arasında santrale 40 km ve resmi tahliye alanına 20 km uzaklıktaki Iitate köyü de bulunuyor. 03/27/2011 © Christian Åslund / Greenpeace
 

Radyasyonla kirlenmiş su ile ilgili rakamlara baktığımızda şunları görüyoruz:

320.000 ton: Aralık 2014 itibariyle içerisinde bulunan 62 radyoaktif elementin (radyoaktif hidrojen izotopu olan trityum dışında) ayrıştırılması amacıyla 'işlem görmek' için 1000 adet çok büyük boyutlu tank içerisinde bekleyen kirlenmiş su miktarı.

300 ton: 1,2 ve 3. Ünitelerin erimiş çekirdeklerini soğutmak amacıyla her gün reaktör kazanına püskürtülen su miktarı.  Reaktör çekirdeklerin yeri kimse tarafından tam olarak bilinmiyor. 

800 ton: Felaket mahaline her gün sızan yer altı suyu miktarı. Bu miktarın 300-400 tonu radyoaktif kirliliğe maruz kalıyor.

400 ton: Pasifik Okyanusu’na her gün akan yüksek derecede radyoaktif su miktarı. Bu rakam Şubat ayı içerisinde bildirilen sızıntıyı içermiyor. 

11.000 ton: Koruyucu hendeklerde duran yüksek derecede radyoaktif kirliliği bulunan su miktarı. TEPCO bu suyu 'işlem yapma' amacı ile yukarıya pompalamaya çalıştı, ancak kısıtlı bir başarıya ulaştı.

Buradaki problemin düğüm noktası şu: Bir yandan radyoaktif kirlilik reaktör alanından çevreye akarken, reaktör çekirdeklerinin yerinin belirlenmesi ve reaktörlerin devre dışı bırakılması ancak bu sulak saldırının kontrol edilmesi ile mümkün olabilir.

Alandaki doğal hidrolojik yapıyı kontrol altına almak amacıyla TESCO iki ana projeye odaklandı: Okyanusa olan çok büyük miktardaki radyoaktif akışı engellemek için bir deniz duvarı yapmak ve reaktör alanına her gün akan suyun şiddetini azaltmak için buzdan bir duvar inşa etmek.

İki projenin etkinliği de önemli şüpheler uyandırır nitelikte. İki proje de yerin 30 metre aşağısındaki tabakanın geçirimsiz kayaya dönüşeceği ve doğal bir zemin görevi görerek suyun duvarların ötesine geçmesini engelleyeceği varsayımına dayanıyor. 

Ancak, ne yazık ki, bağımsız jeolojik araştırmalar reaktör alanının 200 metre derinliğe kadar yüksek derecede geçirgen kum ve ponza taşından oluşan süngerimsi bir tabaka üzerine inşa edildiğini gösteriyor.

Santral alanının etrafındaki toplulukların durumu ise oldukça trajik bir görüntü sunuyor.

 

Fukuşima'da Radyoaktif Kirlenmiş Toprakla Dolu Çantalar Nükleer kazadan üç buçuk yıl sonra Fukuşima'daki Iitate köyünde içi kirlenmiş toprak, çamur ve çimle dolu çanta tepeleri 27/10/2014 © Noriko Hayashi / Greenpeace

Radyoaktif kirliliği temizleme çabaları aşırı miktarda radyoaktif atığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu atıklar metreküp büyüklüğünde siyah çantalara konuyor ve geçici alanlara taşınıyor. Santralin çevresinde 54.000 geçici, açık hava radyoaktif atık depolama alanı yayılmış halde bulunuyor. Evlerin arka bahçeleri, araç park yerleri ve parklar da bu sayıya dâhil (Kaynak). Resmi kaynaklar bu dağ büyüklüğündeki radyoaktif atığın depolanması için 15 ilâ 28 milyon metreküp alana ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Özetlemek gerekirse, temizleme çabaları radyoaktivite sorununu ortadan kaldırmıyor. Radyoaktif kirliliğe maruz kalmış maddelerin yalnızca yeri değiştiriliyor ve bazen çok da uzağa gitmiyorlar.

Iitate gibi yüksek dozda radyoaktif kirliliği bulunan bölgelere binlerce temizlik işçisi akın ediyor. Birçoğu kaldırımları, bir tarafına yaslanmış, diş fırçasıyla fırçalıyor. Bu hem sorununun büyüklüğünü hem de orada bir zamanlar yaşayan topluluk üyelerinin derin kaybını dokunaklı bir şekilde hatırlatıyor. Bu bölgeler, faciadan dört sene sonra bugün hala nükleer hayalet şehirler olma özelliği taşıyor.

Temizlik işçilerinin üstün gayretlerine karşı sorunun büyüklüğü gerçek bir başarının kazanılmasını.

Greenpeace radyasyon uzmanları Fukuşima'yı 23 defa ziyaret etti. Bunlardan birincisi felaketin başlamasından sonraki ilk birkaç hafta içerisindeydi. Greenpeace'in Ekim 2014 tarihinde Iitate (Fukuşima Daiiçi Santrali'nden 40 km uzaklıkta), Fukuşima şehri (60 km), Tamura şehrindeki Miyakoji (20 km) ve Kawauchi köyünde (20 km) yaptığı izleme çalışmasının sonuçlarına göre radyoaktif temizlik çabaları, birçok bölgede, Japonya hükümetinin belirlediği uzun dönem radyoaktif temizlik hedefi olan 0,23 mikro Sv/s seviyesinden oldukça uzakta. Ekim 2014'de tahliye kararı kaldırılan Kawauchi'de Greenpeace izleme ekibinin yaptığı radyasyon ölçümlerinin %59'u hedeflenen seviyenin üstünde çıktı. Yüksek seviyeli radyasyon ölçümlerine yollardan uzak alanlarda rastlandı. 

Ancak insanların yollar ve kaldırımlar boyunca oluşturulan temiz 'koridorlar'a hapsedilmiş bir şekilde eski topluluklarında anlamlı hayatlar yaşaması beklenemez. Burası bir zamanlar yoğun bir tarım bölgesiydi.  Burada toprağın kaybı tüm yaşamın ve bölgenin birçok eski sakininin geçim kaynağının yok olması anlamına geliyor.

Yaklaşık 120.000 nükleer felaket göçmeni hala geçici evlerde yaşıyor ve hayatları askıya alınmış durumda: aldıkları tazminat başka bir yerde yeni bir hayat kurmalarına yetmiyor ve önceki evlerine dönemiyor veya dönmek istemiyorlar.

 

Namie kenti tamamen terk edilmiş ve resmi olarak kapatılmış bir bölge. Kente yalnızca temizlik işçilerinin ve santralden nükleer işçilerin özel bir izinle girmesine izin veriliyor. Radyasyon seviyesi: saatte 0,43 mikro Sievert. Fukuşima nükleer felaketinden önceki normal seviye saatte 0,08 mikro Sievert'ti. Fukuşima çekirdek erimesinin etkileri etrafındaki hızlı bir şekilde çürüyen terkedilmiş evler ve bahçelerden oluşan köylerde açıkça görülüyor.  06/01/2014 © Robert Knoth / Greenpeace

Sığır sürüsünü Namie'de bırakmayı reddeden çiftçi Masami Yoshizawa 

"İnsanlar buraya neden temelli geri dönsün ki?" diye soruyor. “Burada artık bir altyapı yok. Okul, esnaf veya ulaşım yok.”

Bu muhtemelen kimsenin sormak zorunda kalmaması gereken bir soru, özellikle felaket insan eliyle yapılmış olduğunda.

Bu gün, her gün olduğu gibi, birçoğu hala bu nükleer felaketten dolayı acı çeken kurbanları hatırlıyoruz. Ülkede nükleer enerji üretiminin yeniden başlamasına karşı çıkan Japonya'daki insanların çoğu gibi mücadeleye devam edeceğiz. Bunu geleceğin güvenli, temiz ve nükleersiz olmasından emin olmak için yapacağız. 

Harekete geç

Bugün, nükleer santrallere karşı sen de kampanyamıza katıl ve nükleersiz bir geleceğin mümkün olduğunu söyle.