29 Mayıs 2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan bir yönetmelik değişikliğiyle, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı GDO’ları bir kez daha sofralarımıza taşıyacak adımı attı.

yemezler

GDO’ların gerek çevreye, gerekse insan ve hayvan sağlığına büyük tehdit oluşturduğunu düşünen Greenpeace, GDO’ların gıda ve tarım sisteminden tamamen çıkarılarak kategorik olarak yasaklanması gerektiğini savunuyor.

Ülkemizdeki GDO düzenlemelerinin de bu kapsamda sıkılaştırılması gerektiğini savunan Greenpeace, 29 Mayıs’ta mevcut GDO düzenlemelerini esnetmeye yönelik olarak yapılan yönetmelik değişikliğine karşı çıkıyor.

Mevcut durum nedir?

Ülkemizde, GDO’ların ekimi ve yetiştirilmesi, GDO’ların her ne şekilde olursa olsun bebek mamalarında kullanılması yasak. GDO’ların ithal edilerek gıda ürünlerinde veya hayvan yeminde kullanılması ise Biyogüvenlik Kurulu’nun değerlendirme ve iznine bağlı. GDO ithalatı yapmak isteyen şirketler Kurul’a izin başvurusu yapar. Bu başvuruda şirket başvuru yaptığı GDO’yu hangi kapsamda (yem veya gıda) kullanmak istediğini de belirtir. Biyogüvenlik Kurulu her bir GDO’yu ayrı ayrı değerlendirir ve sadece başvuru yapılan kapsamda karar verir. İzni alınmamış bir GDO’nun herhangi bir üründe bulunmasına ve kullanılmasına asla müsaade edilmez. Bu konuda “sıfır tolerans” ilkesi uygulanır. Yani izinsiz bir GDO’nun en ufak miktarlarda dahi kullanılmasına veya bir üründe bulunmasına tolerans gösterilmez. Böyle bir ürün tespit edildiği takdirde, yasal ve cezai işlem uygulanır.

Ülkemizde bugüne kadar sadece yem amacıyla kullanılmak üzere 16 Genetiği Değiştirilmiş (GD) mısır çeşidi, ve 3 GD soya çeşidine izin verilmiştir. Greenpeace’in de parçası olduğu GDO’ya Hayır Platformu bileşenlerinin açtığı bir dava sonucunda Danıştay, Aralık 2013’de 2 GD mısır çeşidine verilen izinleri iptal etti. Böylece yemlerde kullanılmak üzere izin verilen GD mısır çeşidi sayısı 14’e indi.

GDO Zaferi: “Yemezler”

Gıda amaçlı kullanılmak üzere 29 GDO çeşidi için yapılan izin başvuruları, Greenpeace’in “Yemezler” kampanyası ve GDO’ya Hayır Platformunun yoğun çabaları sayesinde Ağustos 2012’de geri çektirilerek büyük bir zafer elde edildi. Sofrasında GDO istemeyen vatandaşlarımızın bu duyarlılığı ve çabası sayesinde bugün gıdamızda kullanılmak üzere izin almış hiçbir GDO yok.

Gıdamızda hiçbir GDO’nun kullanılmasına izin verilmediği için, gıda ürünlerinde GDO bulunmasına karşı “sıfır tolerans” ilkesi işletiliyor ve en ufak oranda dahi GDO’nun gıda maddelerinde bulunmasına izin verilmiyordu. Ancak bu durum 29 Mayıs 2014’te yapılan yönetmelik değişikliğiyle ortadan kalktı. Vatandaşlarımızın kendi çabalarıyla elde ettiği gıda güvenliği, tek bir yönetmelik değişikliğiyle ellerinden alındı.

yemezler

Yönetmelik değişikliği ne getiriyor?

Yapılan değişiklikle, GDO bulaşıklığı tanımı yapılarak, gıda veya yem ayrımı gözetilmeksizin, içeriğinde %0.9 oranına kadar GDO bulunan her tür ürün, “GDO’lu ürün” kapsamından çıkarılıyor. Bu ürünlerin içindeki GDO’lar “GDO bulaşıklığı” olarak değerlendiriliyor, böylece yasal ve cezai işlemden muaf tutuluyor. Bir başka deyişle, izinsiz GDO’ların gıdalarımızda bulunmasına dair “sıfır tolerans” ilkesi raf kalkıyor, gıda üreticilerinin korunması uğruna vatandaşların gıda güvenliği ortadan kaldırılıyor.

“Denetleyemiyorum, bu yüzden serbest bırakıyorum” anlayışı kabul edilemez!

2013 yılında yaşanan GDO’lu pirinç skandalı, ve yönetmelik değişikliğinden hemen önce ortaya çıkan GDO’lu bebek maması skandalı Bakanlığın GDO denetimindeki zaaflarını gözler önüne seriyor.

Hatırlanacağı gibi 2013 yılında, 3 şirketin ithal ettiği pirinçlerde GDO şüphesi ortaya çıkmıştı. Bakanlık söz konusu pirinçlere “temiz” raporu vererek bu pirinçlerin ülkeye sokulup piyasaya sürülmesine izin vermişti. Daha sonra bir ihbar üzerine savcılık soruşturma başlatmış, soruşturma kapsamında TÜBİTAK’ta test ettirdiği pirinçlerde GDO tespit etmiş ve durumu Bakanlığa bildirmişti. Bakanlık, savcılığın müdahalesi ve Tübitak’ın raporu sonrasında pirinçleri tekrar analiz ederek, ilk başta GDO’suz dediği pirinçlerde bu sefer GDO tespit etmişti.

Benzer bir durum 2014 Nisan’ında patlak veren bebek maması skandalında da ortaya çıktı: İthal edilen bebek mamalarından ithalat sırasında numune alan Bakanlık önce ürüne “temiz” raporu vermiş, ancak aynı seri numaralı ürünün marketten alınan numunesinde yapılan ikinci bir analizde bu sefer GDO tespit etmişti.

Aynı ürün üzerinde kendi laboratuvarlarında yaptığı farklı GDO analizlerinde birbirine zıt sonuçlar alması, bakanlığın etkin GDO denetimi konusundaki zaaflarını ortaya koyarken, hem tüketiciler hem üreticiler mağdur oldu.

GDO analizlerinde çelişkili sonuçlar elde ederek, etkin denetim imkanını yitiren bakanlık, bu zaafını “GDO bulaşıklığı” adı altında gizlemeye çalışıyor ve yaptığı yönetmelik değişikliğiyle adeta “ben GDO’ları denetleyemiyorum, bu yüzden ‘bir miktar’ serbest bırakıyorum” diyor.

Greenpeace uyarmıştı

Biyogüvenlik Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan yem amaçlı GDO başvuruları sırasında Greenpeace hangi amaçla olursa olsun, GDO’lara bir kez izin verilip de sınırlarımızdan içeri sokulursa, bunların kontrolünün ve denetiminin sağlanamayacağını savunarak, GDO’lara asla izin verilmemesi gerektiğini ifade etmişti. Ancak Greenpeace’in bu uyarıları dikkate alınmamış ve yem amaçlı kullanılmak üzere GDO’lu 3 soya ve 16 mısır çeşidine izin verilmişti. Zaman ne yazık ki Greenpace’i haklı çıkardı ve bakanlık GDO’ları denetleyip kontrol edemez hale geldi.

Geçtiğimiz yıl yaşanan pirinç skandalı sırasında Greenpeace aldığı istihbarat neticesinde Bakanlığın bir mevzuat değişikliğiyle “GDO bulaşıklığı” adı altında yasaları esnetmeye çalıştığı ihbarında bulunarak kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmiş, Geri Dönüşü Olmaz kampanyası başlatarak bakanlığın bu çabasını o dönemde engellemişti.

29 Mayıs’ta gerçekleştirilen yönetmelik değişikliği bakanlığın 1 sene önce pirinç skandalı döneminde hazırladığı ancak Greenpeace’in Geri Dönüşü Olmaz kampanyası ve kamuoyu baskısı sonrası rafa kaldırmak zorunda kaldığı işte o değişikliktir.

Bakanlık yetkisini aşarak yasayı çiğnemektedir

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’nun “Bakanlığın Görev ve Yetkileri” başlıklı 8. Maddesinde, bakanlığın görev ve yetkisi “Bu kanunda belirtilen iş ve işlemlerin uygulanması, istenmeyen GDO bulaşıklarının engellenmesi, izlenmesi, kontrolü ve denetimini sağlamak” olarak tanımlanmıştır. Yani Kanun’un Bakanlığa verdiği görev GDO bulaşıklarının engellenmesini sağlamaktır. Bakanlık ise yaptığı yönetmelik değişikliğiyle GDO bulaşıklarını meşrulaştırmış, böylece yasaya ve kanunun verdiği yetkiye aykırı davranarak yetki aşımında bulunmuştur. Bu durum yasanın ve kanunun çiğnenmesi anlamına gelmektedir.

Biz ne istiyoruz?

Greenpeace ne amaçla olursa olsun, gıda sistemimiz içerisinde GDO’ların her türlü yetiştirilmesi, üretimi ve satışına karşı. Aynı zamanda Greenpeace mevcut koşullarda GDO’ların etkin denetimini sağlamanın mümkün olmadığını, GDO’ların bir kez sınırlarımızdan içeri girmesine izin verilirse, sonrasının kontrol edilmesinin imkansız olduğunu savunuyor. Bu koşullar altında yasa ve yönetmeliklerin “bulaşıklık” bahanesiyle esnetilmesine tereddütsüz bir kesinlikte karşıdır. Greenpeace Bakanlığın yaşadığı denetim zorluklarının ve kötü niyet taşımayan bazı üreticilerin GDOlar nedeniyle yaşadıkları mağduriyetin farkında. Ancak vatandaşlarımızı ve sofralarımızı GDO tehdidinden korumanın tek yolu ister gıda amaçlı, ister yem amaçlı olsun GDO’ları tamamen yasaklayarak ülkemiz sınırlarından içeri sokmamak. Çevreyi ve sofralarımızı GDO tehdidinden korumanın tek yolu bu olduğu gibi, Bakanlığı yıpratmayacak, kötü niyetli olmayan üreticileri töhmet altında bırakmayacak bir çözüme giden yegane yol da bu.

Soframıza GDO bulaşmasın!

“% 0.9 GDO’lu değil, % 100 GDO’suz Türkiye” sloganıyla “yemezler” kampanyasını tekrar başlatan Greenpeace, GDO istemeyen herkesi, bu kampanyaya katılmaya çağırıyor.