Disney Çocuk Giysilerinde Tehlikeli Kimyasallar Bulundu

Haber - 11 Mayıs, 2004
Greenpeace'in hazırladığı rapor, Disney'in çocuklar için ürettirdiği giysilerde, insan sağlığını tehlikeye atacak kimyasal maddeler bulunduğunu ortaya koydu. Aralarında tişört, pijama, iç çamaşırı türü giysilerin bulunduğu, Türkiye'nin de dahil olduğu 19 ülkedeki perakende mağazalarından alınmış örnekler, Danimarka'nın bağımsız laboratuvarı Eurofins'te incelendi. "Disney'den Toksik Giysiler" başlığını taşıyan rapor, bu giysilerin çoğunun tehlikeli kimyasallar içerdiğini belgeliyor. Baskılı giysilerde bulunan kimyasal maddeler, özellikle PVC plastisol teknolojisinin kullanılmasının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Disney'in çocuk giysilerinde toksik maddeler bulunuyor.

Greenpeace'in hazırladığı bir rapor, Disney'in çocuklar için ürettirdiği giysilerde, insan sağlığını tehlikeye atacak kimyasal maddeler bulunduğunu ortaya koydu.

Aralarında tişört, pijama, iç çamaşırı türü giysilerin bulunduğu, Türkiye'nin de dahil olduğu 19 ülkedeki perakende mağazalarından alınmış örnekler, Danimarka'nın bağımsız laboratuvarı Eurofins'te incelendi.

"Disney'den Toksik Giysiler" başlığını taşıyan rapor, bu giysilerin çoğunun tehlikeli kimyasallar içerdiğini belgeliyor. Baskılı giysilerde bulunan kimyasal maddeler, özellikle PVC plastisol teknolojisinin kullanılmasının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Perakendeciler, tüketim maddelerinde tehlikeli kimyasalların azaltılması için anahtar bir rol oynuyor. Örneğin Danimarka'daki Hennes & Mauritz mağazasından alınan Disney tişörtünde PVC türevlerine rastlanmadı, çünkü H&M, iki yıl önce PVC ve PVC baskılı tüm ürünlerini çevre dostu seçeneklerle değiştirme kararı almıştı.

Disney çocuk giysilerindeki kimyasal bileşen kullanımına dikkat etseydi, lisans verdiği firmalardan bu ürünlerin kullanımından kaçınılmasını isteyebilirdi. Ancak örneğin 2003 Kasım'ında Türkiye'deki bir Marks & Spencer mağazasından numune olarak aldığımız çocuk pijamasında yüksek oranda kurşun ve fatalete rastlandı.

Bu giysileri uzun süre giyen çocuklar, sözkonusu kimyasalların deri tarafından emilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Kurşun, çocukların sinir sistemi gelişimini olumsuz yönde etkilerken, IQ düşüklüğüne de neden oluyor. Organotinler, kadmiyum, alkilfenoller gibi diğer kimyasal maddelerle temas ise, lenf kanseri, sperm sayısında azalma, böbrek hastalıkları ile sonuçlanabiliyor.

Greenpeace, geçtiğimiz yıl Disney'i ürünlerindeki zararlı kimyasalları değiştirmeye çağırmış; ancak Disney, üretim süreçlerinin yasaların belirttiği sınırlar içinde yapıldığı karşılığını vermişti.

Disney, logosunun ve karakterlerinin kullanım hakkını, renkler ve tasarım süreçleri de dahil olmak üzere, çok katı kurallarla belirliyor; ancak aynı özeni ürünlerinde zararlı kimyasallar kullanılıp kullanılmadığı konusunda göstermiyor.

REACH'ten Stokholm'e: Dünya iyi yolda, ya Türkiye?

Her ne kadar bazı firmalar artan tüketici bilincine karşılık olarak bellibaşlı zararlı kimyasallar yerine daha güvenli seçeneklere yönelmişse de, Disney şimdilik bu yolda değil. Bu nedenle, zararlı kimyasalların daha güvenli seçeneklerle değiştirilmesi için bir yasal düzenleme çok önemli ve acilen gerekli. AB üyesi ülkeler, REACH (European Legislation for Registration, Evaluation and Authorisation of Chemicals / Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi ve İzni için Avrupa Yasal Düzenlemesi) adlı süreci şimdiden başlattılar. Bu düzenleme, 'yerine koyma' ilkesine göre yapılıyor: Eğer bir şirket daha güvenli seçeneklerin varolduğu koşullarda zararlı kimyasallar kullanıyorsa, üretim sürecinde o kimyasalın kullanımını durdurmakla yükümlüdür.

Küresel düzeydeki düzenleme ise, Kalıcı Organik Kirleticilerin (KOK'lar) üretim ve kullanımını kaynakta yasaklamayı ve çevre için daha güvenli seçeneklere yönelmeyi hedefleyen, 2001 tarihli Stokholm Anlaşması.

Anlaşma, her ne kadar 12 kimyasal madde ile sınırlı olsa da, yerine koyma ilkesi burada da benimsendiğinden, zararlı tüm kimyasalların elimine edilmesi sözkonusu olacak. Bu, dünyadaki kimyasal madde politikasının gelecekte izleyeceği zorunlu yol.

Türkiye, 2001 yılının Mayıs'ında Anlaşma'yı imzalamış bir ülke olarak, Anlaşma'nın küresel yürürlüğe gireceği tarih olan 17 Mayıs 2004'ten itibaren yasal olarak bağlı ve yükümlü olacak. Ancak hükümet, bu konuda dişe dokunur bir hazırlık sürecini başlatmış değil. Eğer Türkiye Avrupa'da ve dünyanın diğer bölgelerinde başlayan kimyasal reformu takip edemezse, üretimden tüketime kadar tüm süreçlerde giderek artan bir kirlilikle karşı karşıya kalacak.

Kategoriler
Etiketler
<input type="hidden" name="ctl00$hidJavascriptEnabled" id="ctl00_