Disney'in çocuk giysilerinde toksik maddeler bulunuyor.
Greenpeace'in hazırladığı bir rapor, Disney'in çocuklar için
ürettirdiği giysilerde, insan sağlığını tehlikeye atacak kimyasal
maddeler bulunduğunu ortaya koydu.
Aralarında tişört, pijama, iç çamaşırı türü giysilerin
bulunduğu, Türkiye'nin de dahil olduğu 19 ülkedeki perakende
mağazalarından alınmış örnekler, Danimarka'nın bağımsız
laboratuvarı Eurofins'te incelendi.
"Disney'den Toksik Giysiler" başlığını taşıyan rapor, bu
giysilerin çoğunun tehlikeli kimyasallar içerdiğini belgeliyor.
Baskılı giysilerde bulunan kimyasal maddeler, özellikle PVC
plastisol teknolojisinin kullanılmasının bir sonucu olarak ortaya
çıkıyor.
Perakendeciler, tüketim maddelerinde tehlikeli kimyasalların
azaltılması için anahtar bir rol oynuyor. Örneğin Danimarka'daki
Hennes & Mauritz mağazasından alınan Disney tişörtünde PVC
türevlerine rastlanmadı, çünkü H&M, iki yıl önce PVC ve PVC
baskılı tüm ürünlerini çevre dostu seçeneklerle değiştirme kararı
almıştı.
Disney çocuk giysilerindeki kimyasal bileşen kullanımına dikkat
etseydi, lisans verdiği firmalardan bu ürünlerin kullanımından
kaçınılmasını isteyebilirdi. Ancak örneğin 2003 Kasım'ında
Türkiye'deki bir Marks & Spencer mağazasından numune olarak
aldığımız çocuk pijamasında yüksek oranda kurşun ve fatalete
rastlandı.
Bu giysileri uzun süre giyen çocuklar, sözkonusu kimyasalların
deri tarafından emilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Kurşun, çocukların sinir sistemi gelişimini olumsuz yönde
etkilerken, IQ düşüklüğüne de neden oluyor. Organotinler, kadmiyum,
alkilfenoller gibi diğer kimyasal maddelerle temas ise, lenf
kanseri, sperm sayısında azalma, böbrek hastalıkları ile
sonuçlanabiliyor.
Greenpeace, geçtiğimiz yıl Disney'i ürünlerindeki zararlı
kimyasalları değiştirmeye çağırmış; ancak Disney, üretim
süreçlerinin yasaların belirttiği sınırlar içinde yapıldığı
karşılığını vermişti.
Disney, logosunun ve karakterlerinin kullanım hakkını, renkler
ve tasarım süreçleri de dahil olmak üzere, çok katı kurallarla
belirliyor; ancak aynı özeni ürünlerinde zararlı kimyasallar
kullanılıp kullanılmadığı konusunda göstermiyor.
REACH'ten Stokholm'e: Dünya iyi yolda, ya Türkiye?
Her ne kadar bazı firmalar artan tüketici bilincine karşılık
olarak bellibaşlı zararlı kimyasallar yerine daha güvenli
seçeneklere yönelmişse de, Disney şimdilik bu yolda değil. Bu
nedenle, zararlı kimyasalların daha güvenli seçeneklerle
değiştirilmesi için bir yasal düzenleme çok önemli ve acilen
gerekli. AB üyesi ülkeler, REACH (European Legislation for
Registration, Evaluation and Authorisation of Chemicals /
Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi ve İzni için Avrupa Yasal
Düzenlemesi) adlı süreci şimdiden başlattılar. Bu düzenleme,
'yerine koyma' ilkesine göre yapılıyor: Eğer bir şirket daha
güvenli seçeneklerin varolduğu koşullarda zararlı kimyasallar
kullanıyorsa, üretim sürecinde o kimyasalın kullanımını durdurmakla
yükümlüdür.
Küresel düzeydeki düzenleme ise, Kalıcı Organik Kirleticilerin
(KOK'lar) üretim ve kullanımını kaynakta yasaklamayı ve çevre için
daha güvenli seçeneklere yönelmeyi hedefleyen, 2001 tarihli
Stokholm Anlaşması.
Anlaşma, her ne kadar 12 kimyasal madde ile sınırlı olsa da,
yerine koyma ilkesi burada da benimsendiğinden, zararlı tüm
kimyasalların elimine edilmesi sözkonusu olacak. Bu, dünyadaki
kimyasal madde politikasının gelecekte izleyeceği zorunlu yol.
Türkiye, 2001 yılının Mayıs'ında Anlaşma'yı imzalamış bir ülke
olarak, Anlaşma'nın küresel yürürlüğe gireceği tarih olan 17 Mayıs
2004'ten itibaren yasal olarak bağlı ve yükümlü olacak. Ancak
hükümet, bu konuda dişe dokunur bir hazırlık sürecini başlatmış
değil. Eğer Türkiye Avrupa'da ve dünyanın diğer bölgelerinde
başlayan kimyasal reformu takip edemezse, üretimden tüketime kadar
tüm süreçlerde giderek artan bir kirlilikle karşı karşıya
kalacak.