Japonya’da yaşananlar, nükleerin asla güvenli olmadığını kanıtlıyor 

Yorum ekle
Haber - 11 Mart, 2011
Greenpeace olarak, deprem ve tsunami’nin nükleer santrallerde yarattığı çevresel etkiler ve potansiyel güvenlik sorunlarının yanı sıra, kimya endüstrisi ve petrol rafinerileri gibi diğer tehlikeli endüstrilerin etkileri konusunda ciddi kaygılar taşıyoruz.

Medya raporlarına göre, şu ana kadar 4 nükleer santralde 20 reaktörün faaliyeti durduruldu. Henüz herhangi bir radyoaktif sızıntıya dair bilgi gelmedi. Fakat biz, Tsunami'nin Fukushima nükleer santrali gibi tesislerde reaktör soğutma sistemi ve radyoaktif atık depolarına vereceği zararlar konusunda çok büyük endişe duyuyoruz. Japon haber ajanslarından gelen bilgiler, bölgedeki 2000 kişinin tahliyesine başlanacağı yönünde. Derhal kapatılsalar bile, reaktörler aşırı ısınma yüzünden erime riskinin önlenmesi için yüksek miktarda, aktif soğutmaya ve soğutma suyuna gereksinimi olacak.

Japonya nukleer

Önümüzdeki günlerde kendi araştırmalarımızı bağımsız olarak yürütecek ve nükleer santrallerde oluşan hasarları kamuoyu ile paylaşacağız.

Türkiye hem deprem, hem de nükleer tercih meselesini yeniden masaya yatırmalı

Depreme dayanıklılık teknolojileri konusunda ileri olduğu sayılan Japonya'da bile, nükleer santrallerin, deprem ve tsunami karşısında halkın güvenliğini tehdit eder boyuta geldiği görülüyor. Bu durumda, nükleer santral standartlarını tamamıyla Rusya'ya teslim eden Türkiye hükümeti bu tehlikeli özgüvenden vazgeçmelidir.

Nükleer santraller, halihazırda içerdikleri yüksek riskler yüzünden sigorta şirketleri tarafından sigortalanmıyor ve kazalardan oluşan bütün ekonomik sorumluluk halkın sırtına ve cebine yükleniyor. Türkiye'de de olası bir durumda ortaya çıkabilecek tehlikenin boyutunu, bizi nasıl bir felaket senaryosunun beklediğini Japonya'da yaşanmakta olan deprem ile ön görebiliyoruz.

Bugün hükümetin yapması gereken en akılcı yaklaşım, Japonya'da yaşananlardan ders almak ve nükleer dosyasını geç olmadan kapamaktır.

Kategoriler
Etiketler