Kyoto Protokolü

Greenpeace Çek Cumhuriyeti üyeleri, Prag’daki ünlü Ulusal Müze önünde Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girişini “Dünya için Kyoto” yazılı bir pankartla kutluyor. Müze, Çek tarihinin önemli olaylarının yaşandığı bir yer.

16 Şubat 2005’te, on yıllık yorucu ve zaman zaman da üzücü görüşmelerin ardından Kyoto Protokolü kanun hükmü kazandı. Otuz beş sanayileşmiş ülke Avrupa Birliği ile birlikte sera gazı salımlarını sınırlandırma ve azaltma konusunda hukuken bağlı durumda.

Kyoto Protokolü, sera gazı salımının azaltılması yönünde bağlayıcı hedefler koyan tek uluslararası anlaşmadır. Öyle ki, günümüzde hükümetlerin iklim değişikliği alanında kullanabileceği tek araçtır. Protokol temelde, gelişmiş ülkelerin 2008-2012 yılları arasında, 1990 yılındaki toplam salım değerlerinin en az %5 altında salım yapmasını hedeflemektedir. Bu toplam hedefe ulaşmak içinse, her ülkenin bireysel bir hedefi vardır: Avrupa Birliği %8, Japonya %6 vb… Bu bireysel hedefler, geçmişteki sera gazı salımları göz önünde tutularak hesaplanmıştır.

Kyoto Protokolü Nedir?

Devletler için hukuksal bağlayıcılığı olan bu hedefler dışında, Kyoto Protokolü bazı ticaret mekanizmaları da oluşturur. Yürürlüğe girdikten sonra, sera gazları salımı için ‘küresel’ karbon piyasası oluşturulmasına yönelik resmi hazırlıklar 2008 yılı için başlamıştır, bu yıldan itibaren adına ‘esnek mekanizmalar' denilen Temiz Gelişim Mekanizması (CDM) ve Ortak Uygulama (JI) işlemeye başlayacaktır.

Kyoto Protokolü, pek çok önemli detayının sonraya ertelenmesine rağmen, aslen 1997 yılında imzalanmıştır. Yürürlüğe girebilmesi ise, dünyadaki toplam salımın %55’ini oluşturan ülkelerin ve en az 55 sanayileşmiş (Annex B) ülkenin onaylaması ile mümkündü. Şimdiye dek 129 ülke bu protokolü onaylamış veya protokole katılmıştır. Kyoto, 2002’de ülke sayısı sınırının ve 2004’te de Rusya Federasyonu’nun onayının ardından salım yüzdesi sınırının geçilmesi ile yürürlük kazandı.

Türkiye Protokolü 2009 yılında çevre hareketi ve Greenpeace’in uzun yıllar süren çabaları sonucunda onaylamıştır. Buna rağmen Türkiye sorumluluk alan ülkeler listesinde değildir. Özel bir konuma sahiptir.

Kyoto Protokolü iklimi “kurtarabilir” mi?

Kyoto Protokolü, amaçlandığı şekilde, önemli bir ilk adımdır. Protokolün tek başına yeterli olmayacağı başından beri söylenegelmiştir. Tehlikeli boyutlardaki iklim değişikliğinin önlenebilmesi için gelişmiş ülkelerin sera gazı salımının 2020’ye kadar en az %30-40, yüzyıl ortasına kadar ise %90 oranında azaltılması gerektiği bilinmektedir. Bu hedeflerin altında kalan tüm senaryolar, çocuklarımıza ve torunlarımıza kötü ve istikrarsız bir dünya bırakmak anlamına gelecektir.

Gelecek on veya yirmi yılda hükümetlerin, sanayinin ve sivil toplumun alacağı kararlar çok belirleyici olacaktır. Siz de bu kararda söz sahibisiniz ve sizin yardımınıza ihtiyaç var.

Kategoriler