Taraflar Toplantısı'nda bugün gündemde Türkiye vardı.

Dün Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 22. Taraflar Toplantısının ilk günüydü. Türkiye delegasyonu toplantıya hızlı bir giriş yaptı. Açılış oturumunda
söz alarak; Türkiye'nin iklim finansmanına erişimi hakkında ek gündem önerisinde bulundu. Aranın ardından Toplantı Başkanı Salaheddine Mezouar gündemin olduğu gibi kabul edilmesini ve Türkiye'nin talebinin bugünden itibaren değerlendirilmesini önerdi.

Marakeş'teki Taraflar Toplantısının ilk oturumunda bu tartışmalar yaşanırken, tam da aynı saatlerde, Türkiye'de aralarında taş kömürü ve linyit tesislerinin de bulunduğu
toplam 5 milyar dolar yatırım bedeline sahip 158 enerji santralinin toplu açılış töreni gerçekleştiriliyordu.

Bu haber üzerine Marakeş'te bulunan küresel sivil toplum temsilcileri, Türkiye'nin bir yandan kömürlü termik santral açılışları yaparken, bir yandan iklim değişikliği ile mücadele için fonlardan yararlanmak istemesini tepki ile karşıladı.

Türkiye'nin finansal destek talebi aslında yerinde olabilir. Türkiye, son yıllarda kaydettiği ekonomik büyümeyle birlikte dünyanın en hızlı büyüyen enerji piyasalarından biri haline geldi. Enerji Bakanlığı'na göre, 2023 yılına kadar, Türkiye'nin enerji talebini karşılaması istenen yatırımların toplam miktarı yaklaşık 120 milyar ABD doları, yani geçen on yıldaki yatırımların toplamının iki katından fazla. Türkiye'nin halihazırda enerji sektöründe altyapı ve üstyapı yatırımları yapması gerekiyor.

Ancak, planlanan bu yatırımların dünyanın uzaklaştığı geçmişin teknolojilerine değil, akıllı temiz teknolojilere yapılmasına ihtiyaç var.*

Burada bahsedilen dönüşüm, merkezi yapının da dönüşümü anlamına geliyor. Bundan elli yıl önce tasarlanan mevcut enerji sistemimizde merkezi güç santrallerince üretilen elektrik tüketim merkezlerine iletililiyor. Bugün yenilenebilir enerji teknolojilerindeki gelişmelerin yardımıyla, bireyler üretim ve dağıtım şirketlerinin arzına bağımlı pasif tüketiciler olmaktan çıkıp, kendi ihtiyacını üreten ve fazlasını şebekeye vererek ihtiyaca katkıda bulunan üreticiler haline dönüşüyor.

Türkiye vakit geçirmeden Paris Anlaşması'nı onaylayıp, Ulusal Katkı Niyet Beyanını güncellemeli. 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını 2012 seviyesinin %162 oranında artırma hedefi veya planladığı onlarca kömürlü termik santral tesisi, Türkiye'nin iklim mücadelesindeki samimiyetini ve imajını baltalıyor.

Türkiye'nin tüm dünyada lider olma potansiyeli varken, İklim Zirvelerinde Günün Fosili değil, Günün Kahramanı seçilmemesi için hiçbir neden yok. Bunun için hep beraber çalışmamız gerekiyor.

* Bu dönüşümü Enerji [D]evrimi raporumuzla da modelledik: 2050 yılına dek yenilenebilirin önceliklendirildiği projeksiyonda 149 milyar Euro fazladan yatırım yapılması gerekiyor, ancak yine aynı dönemde yenilenebilir enerji kullanımı kaynaklı 271 milyar Euro'luk yakıt tasarrufu sağlanıyor. Kıyasladığımızda yenilenebilire geçiş 122 milyar Euro daha ucuza maloluyor. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynakları 2050 sonrasında da yakıt maliyeti olmadan elektrik üreteceğinden maliyetler katlanarak düşmeye devam edecek.)

Duygu Kutluay
İklim ve Enerji Kampanyaları Sorumlusu