Soma’da yaşanan facia, hem Türkiye’yi hem tüm dünyayı yasa boğarken, çok acı bir gerçeği de gündeme taşımış oldu; kömürün 21. yüzyılda yeri olmayan ölümcül bir yakıt biçimi olduğunu.

komurden vazgec

Dünyanın dört bir tarafında, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının da artık kömüre kamu desteklerinin kalkması gerektiğini belirterek, kömürden çekildiklerini ilan etmeleri bunun bir göstergesi.

Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası (EBRD), bundan birkaç hafta önce Aliağa’daki bir kömürlü termik santrali projesine kredi vermeyeceğini açıklamıştı. Dünya Bankası, yayınladığı raporlarda 4 derecelik bir sıcaklık artışının dünya için yok edici olacağını ve önlenmesi gerektiğini belirtiyor. İklim değişikliği, halihazırda 0,8 dereceye ulaştı ve ciddi etkiler doğurmaya başladı. Resim böyleyken, 80’in üzerinde yeni kömür santrali ve yeni madenler ile Türkiye, Çin, Hindistan ve Rusya’dan sonra 21. yüzyılın en büyük kömür tehdidi haline geliyor. Bugün Türkiye’de 22 santral kömür ile elektrik üretmeye devam ederken havaya, toprağa ve suya, dolayısıyla insanlara ve doğaya milyonlarca ton kirlilik saçıyor. Kömürle kirlenen hava, soluyan herkese zarar veriyor; bebekler, çocuklar ve özellikle yaşlıları ise en çok etkiliyor. 2010 yılında kömürlü termik santrallere bağlı toksik kirlilik, bu kirliliğe maruz kalan 79 bin insanın hayat süresinin kısalmasına sebep oldu. Bu oran, neredeyse trafik kazalarında hayatını kaybeden insanların oranıyla aynı.

Sahip olduğu stratejik önem ile Türkiye, yeni enerji yatırım dalgalarını yönlendiren dinamik bir ülke olma özelliği taşıyor.

Bugün fosil yakıtlara  dayalı bir enerji sistemine sahip olmasına ve dünyanın 4. en fazla kömür projesine ev sahipliği yapmasına rağmen Türkiye, aynı zamanda hızla gelişen bir enerji verimliliği, rüzgâr ve güneş potansiyeline ve pazarına da sahip. Bu durum dramatik bir seçimi de vurguluyor. Şimdi bir yol ayırımındayız; ya 19. yüzyılın kirli ve öldürücü fosil yakıtlarına bağımlılığı sürdüreceğiz ya da yeni bir enerji geleceğine doğru yol alacağız. Yaşanan bu facia, çözümün temiz olması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor; dışa bağımlılığı artıran, uzun vadede pahalı, kirli ve tehlikeli olan fosil yakıtlardan uzaklaşıp yenilenebilir enerjiler ve enerji verimliliğine geçişi hızlandırmalıyız. Böylece havamız ve suyumuz temiz kalmaya devam edecek ve Soma’da yaşanan gibi trajik maden facialarının olması da engellenecektir.   

Türkiye, yaşanan bu facia ile önceliklerini vatandaşları ve işçileri için sağlıklı bir gelecekten yana çizecek yatırımlara öncelik vererek küresel bir enerji dönüşümünün parçası mı olacak, yoksa artık çağ dışı kalan kömür yatırımları ile dünya sıralamasında 4. büyük kömür tehdidi olarak mı kalacak? Bu, bundan sonra hükümetin atacağı adımlar ile belli olacak. Bu seçim sadece ülkenin enerji geleceğini değil; aynı zamanda çevre ve insanlarını da etkileyecek.

Pınar Aksoğan
İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu