Zeytinliklerle ilgili Meclis'e gönderilen yasa tasarısı, zeytinlik alanların yok olmasının kapısını aralarken; güzel zeytinliklerin yerini kömürlü termik santrallerin, madenciliğin ve kirli enerji yatırımlarının almasına yol açacak.

Türkiye’nin zeytinlikleri tehlikede

Henüz geçtiğimiz Mart ayında, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yayınladığı kanun ile, Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması’na (2015) taraf oldu. Bu sözleşme ile; “çevrenin korunması ve sürdürülebilir zeytin üretiminin teşvik edilmesi, çevresel ve ekolojik düzenlemeler kapsamında, sürdürülebilir zeytin yetiştiriciliğinin geliştirilmesini temin etmek amacı ile zeytinyağı ve sofralık zeytin üretiminin tüm aşamalarındaki uygulamaların iyileştirilmesine gereken önemin verilmesi (...)” üye devletlere yükümlülük olarak düzenlendi.

Bu uluslararası sözleşmenin yayınlanmasından 1 ay sonra ise, zeytinlik alan tanımını değiştirerek, zeytinlik alanları fiilen her türlü sanayi yatırımına açık hale getiren, “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” meclis gündemine getirildi.

Oysa, 3573 Sayılı Zeytinciliğin Korunması ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun ve zeytin ağaçlarını koruyan mevzuat düzenlemeleri, 20 yılı aşkın süredir, zeytinlikleri en üst hukuki standartlarda koruyarak, gurur duyduğumuz bir yasa olma özelliğini taşıyor.

Peki bu yasa tasarı ne diyor? Söz konusu yasa tasarısının maddelerinden biri, zeytinliklerin korumasını büyüklüğüne ve alanda yer alan zeytin ağacı sayısına göre ele alıyor. Teklife göre 15 ve daha az zeytin ağacının olduğu zeytinlik alanlar, “zeytinlik” statüsünde olmayacak, dolayısıyla koruma kapsamından çıkarılacak. Türkiye’deki zeytinliklerin büyüklüğü ortalama 1,5 hektar olduğu ve en yaşlı zeytin ağaçlarının aralarındaki mesafeden dolayı en fazla 15 zeytin ağacının olduğu bölgeleri de göz önünde bulundurursak, zeytinliklerin yüzde 80’i koruma altında olmayacak.

Taraf olduğu uluslararası sözleşme uyarınca, Türkiye mevcut zeytin yetiştiriciliğini teşvik etmek, üretim kalitesini arttırmak, zeytin ağaçlarının genetik kaynaklarının muhafaza edilmesi için faaliyetler yürütme konusunda yükümlülüğe sahip.

Nitekim, zeytinciliğin sorunları ve yol haritası 2006 ve 2009 yıllarında iki kez Türkiye Büyük Millet Meclisi Zeytincilik Araştırma Komisyonlarında ele alınmıştır. Bu kapsamda hazırlanan raporlara göre;

  • Zeytincilik, Türkiye’ de yaklaşık 500 bin ailenin geçim kaynağını, işlenen tarım alanlarının % 3,5’unu oluşturan bir sektördür.

  • Zeytinyağı üretimimiz 130 bin ton olup bu üretimin değeri yaklaşık 500 milyon dolardır. 2015 de bu değer yaklaşık 700 bin ton zeytinyağı için yaklaşık 3 milyar dolar olacaktır.

  • Sofralık zeytin üretimimiz yaklaşık 350 bin ton olup bu üretimin değeri yaklaşık 700 milyon dolardır. 2015 de bu değer yaklaşık 3,5 milyar dolardır.

  • Zeytincilik, ülkemizde yaklaşık 10 milyon kişinin doğrudan ve dolaylı geçim kaynağıdır.

  • Zeytin ağacı, ağaçların ilkidir ve ölümsüzdür.

  • Avrupa Birliğinde ise zeytin ve zeytinyağı 136/66 EEC tüzüğü ile 1966 yılından itibaren başlayan ve AB toplam mevzuatının yaklaşık %3 üne tekabül eden ve 5000 sayfayı bulan tüzüklerle düzenlenmiştir. Buna göre zeytin üreticisi başta olmak üzere tüm sektör, zeytin ve zeytinyağı üretimi desteklenmiş, köyden kente göçü önlemek üzere daha az kayırılmış yöreler başta olmak üzere ilave destekler verilmiştir. Ayrıca Avrupa Birliği’nde (EEC) 2019/93 sayılı Tüzük ile geleneksel zeytin sahalarında zeytinliklerin muhafaza edilmesi için yardım verilmektedir. Dünyanın en büyük zeytin üreticisi olan İspanya’ da uçsuz bucaksız zeytinlikler hiçbir surette madencilik veya sanayi tehdidi altında değildir. Başta maden olmak üzere kimyasalların kısıtlanması ile zeytin ağacı yaban hayvanları özellikle tavşan ve keklikler için adeta doğal bir barınak haline dönüşmektedir.

Türkiye’nin zeytinlikleri tehlikede

Türkiye’nin zeytinleri için yeni tasarı ne anlama geliyor?

Türkiye’de zeytin üretimi 20 yılı aşkın süredir adeta bir başarı hikayesi. Türkiye’nin zeytin ağacı envanteri mevcut zeytin yasasının koruyucu hükümlerinin devreye girdiği 1995 yılından bu yana geçen 22 yıl içinde neredeyse iki katına çıkarak 167 milyona ulaştı, 806 bin hektarın üstüne kadar yayıldı ve bu da Türkiye’nin zeytinlik boyutlarında dünyada 4. sıraya ulaşmasını sağladı. Türkiye 2023 hedefleri ile birlikte zeytin üretiminde dünya 2.si olmayı hedeflemektedir..

Yasanın geçmesine yönelik yapılan en ciddi hamle Greenpeace’in zeytinlikleri endüstriyel dolandırıcılıktan korumak için yerel halkla iş birliği içinde bulunduğu, Yırca direnişinin yaşandığı Soma’da gerçekleşti. Kolin Şirketler Grubu’nun kömürlü termik santral yapabilmesi için Yırca’daki zeytinliklerin acele kamulaştırılmasına karşı dava açıldı ve Danıştay kararı ile zeytinliklerin uluslararası sözleşme ve ulusal mevzuat gereğince koruma altına olmasından dolayı, projenin iptali yönünde karar verdi. Kolin Şirketi yetkilileri araziyi köylülerden zorla aldı ve köylüler davayı kazanmadan sadece bir kaç saat önce alanda bulunan 6 bin zeytin ağacını hukuksuz bir şekilde kesti.

Uluslararası alanda da yer verilen büyük bir hukuksal başarı ile bölgede proje iptal edildi ve zeytincilikle geçinen Yırca köylüleri bölgeye yeniden binlerce zeytin ağacı dikti.

Türkiye zeytinlikler açısından dünya 4.’sü olmuşken, zeytinlikleri Türkiye’nin gelişmesinin önündeki bir engel olarak gören, kalkınmayı kirli enerji yatırımlarında arayan bir anlayış kabul edilemez. Kömür gibi çevreye ve insan sağlığına çok ciddi etkileri olan yatırımlar yapılırken, bunların toplumsal maliyetleri hesaplanmıyor. Türkiye, hem zeytin ağaçlarını ve çevreyi, hem sağlığımızı koruyarak enerji ihtiyacını karşılayabilecek potansiyele sahip.