BM İklim Zirvesi

Haber - 27 Eylül, 2007
İyi haber: Hükümet liderlerini biraraya getirmek açısından geçtiğimiz yılların en büyük çevre toplantısı, dünyanın iklim değişikliği konusunda nihayet uyandığını gösterdi. Kötü haber: Zaman daralıyor!

BM sekreteri Ban Ki-Moon Greenpeace ile bir araya geldi. Solda sağa: Daniel Mittler, Athena Ronquillo, Gerd Leipold, Ban Ki-moon, Jamie Choi and John Passacantando.

1992'de Rio Dünya Zirvesi'nden sonraki en büyük çevre toplantısı geçen hafta New York'ta yapıldı. 10 ülkenin en üst düzey bürokratları, Al Gore ve Arnold Schwarzenegger gibi büyük isimler de katılımcılar arasındaydı - tabiki biz de.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon söze "Şüphelenme zamanı geride kaldı" diye başlayarak, iklim değişikliğinin artık bariz bir gerçek olduğuna vurgu yaptı. Ban dünyanın iklim değişikliğiyle ilgili kaygısını, "bizi ve çağımızı tanımlayacak ve gelecek nesilere nasıl bir miraz bırakacağımızı belirleyecek" şeklinde ifade etti.Gore dünya liderlerine, "Harekete geçmemizi engelleyen felç durumundan kurtulmamız lazım" diye seslendi. Vali Schwarzenegger ise "hareket, hareket, hareket" dedi.

Başbakan Erdoğan da toplantıya katılanlar arasındaydı. Konuşmasında iklim değişikliğini önleme konusunda esas sorumluluğun kişi başı seragazı salımları yüksek olan gelişmiş ülkelere ait olduğunu, Türkiye'nin salımlarını yükseltmeye devam edeceğini, Kyoto'ya imza atmalarının da ancak ve ancak Türkiye'nin bu özel konumunun kabul edilmesi durumunda söz konusu olacağını belirtti.

Oysa, BBC'nin Türkiye dahil 22 ülkede yaptığı ankete göre, daha az gelişmiş ülkelerin de seragazı indirimine gitmelerini isteyenlerin oranı sorumluluğu yalnızca gelişmiş ülkelerin alması gerektiğini düşünenlerin neredeyse iki katı. Anketin Türkiye ayağına göre, Türkler'in %78'i iklim üzerindeki etkinin azaltılması için harekete geçilmesi gerektiğini savunuyor.

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Uzmanı Hilal Atıcı bu durumu şöyle yorumluyor:

"Türk halkı iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğunun farkında. İklim felaketleri engellenmezse ne ekonomik, ne sosyal ne de doğal dengelerin olduğu gibi kalmayacağını biliyoruz. Türkiye'nin kuraklaşması; sıtma, Kırım Kongo ateşi gibi hastalıkların artması, sel felaketleri ve orman yangınları gibi iklim felaketleri de bizleri bugün gündemde olan tüm diğer konular gibi ilgilendiriyor. Bu nedenle, hükümetten iklimi korumaya kayıtsız kalmamasını ve somut adımlar atmasını bekliyoruz. Türkiye iklimi değiştiren gazlarla ilgili ne zaman ve ne kadar kesinti yapacağını biran önce açıklamalı ve harekete geçmelidir. Kaybedecek zamanımız yok."

Türkiye toplam seragazı (iklimi değiştiren gazların) salımlarında dünyadaki ilk 20 ülke arasında bulunuyor. Türkiye'nin seragazı salımları 1990 yılından bu yana %72 oranında arttı. Bu artış hızı ile Türkiye tüm OECD ve geçiş ekonomisi ülkeleri arasında (BM anlaşmasına göre EK-1 ülkeleri) birinci sıraya oturdu.

Çevre Bakanlığı'nın BM'e sunduğu ilk İklim Değişikliği Eylem Planı'na göre seragazı salımlarının 2020 yılına kadar neredeyse 3 kat artması planlanıyor. Eğer bu planlar uygulanırsa, Türkiye'nin toplam seragazı salımları İngiltere'nin 2004 salımlarına denk olacak. Oysa İngiltere'den seragazı salımlarını 2020 yılına kadar bu düzeyde tutmaması, en az %30 oranında düşürmesi bekleniyor.

BM toplantısında,devlet başkanları birer birer konuyla ilgili kaygılarını dile getirirken, Greenpeace Çin'in başkanı Lo Sze Ping, iklim değişikliğine en çok katkıda bulunan ülkelerin, artık gelişmiş ülkeleri bir bahane olarak göstermekten vazgeçmeleri gerektiğini ve hep birlikte harekete geçmemiz gerektiğini söyledi.

Lo, liderleri laf kalabalığını bırakıp, derhal büyük ölçekli enerji tasarrufu yapmaya ve yenilenebilir enerji teknolojilerini dünya çapında yaymaya çağırdı. "Aralık'ta Bali'de yapılacak olan toplantıda, bir yol haritası ya da dilek listesi değil, katı bir yaptırım listesi hazırlanmalı" dedi.

Kyoto Protokolü çatısı altında gerçekleşecek bir sonraki toplantı Aralık ayında Bali adasında düzenlenecek. Greenpeace dünya liderlerini bu toplantılar sırasında Kyoto Protokolünü ağırlaştırmaya çağırıyor. Sanayileşmiş ülkelerin, 2020 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 30 oranında ve 2050 yılına kadar da en az yüzde 80 oranında indirmeye dair görüşmelerini sıklaştırmaları gerekiyor. Yapılan bilimsel araştırmalar iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek için bizden bunu talep ediyor.

Bali Toplantısı, iklim değişikliğiyle adaptasyon, hafifleştirme, temiz teknoloji, ormanlaşma ve kaynak mobilizasyonu dahil olmak üzere, tüm cephelerde mücadele etmek için gündemini yeniden gözden geçirmeli. Tüm ülkeler 2009'a kadar anlaşmaya varabilmek için ellerinden geleni yapmalı ve Kyoto Protokolü'nün son taahhüt zamanı olan 2012'ye kadar da alınan kararları gerçekleştirmeliler.

ABD yalnız kaldı

ABD Başkanı George W. Bush iklim değişikliği toplantısına katılan liderler arasında yoktu. Kendisi sadece günün sonunda akşam yemeğine katılmak için teşrif etti. Bush kendi güvenli toplantısını Perşembe ve Cuma günü, Washington'da, küresel ısınmaya en çok katkı sağlamayan ülkelerle yapacak. Toplantının adı da "Büyük Emisyoncular Toplantısı". Toplantının asıl amacının Bush'un yasal yaptırımlardan kaçışı olduğu düşünülüyor. Bush iklimi önemsiyormuş gibi yaparak, sorumluluklarından kaçıyor.

Geçtiğimiz hafta Greenpeace ABD Genel Direktörü John Passacantando'nun Ban ile yaptığı toplantıda, Passacantando, Amerika'daki insanların iklim değişikliği ile mücadeleye hazır olduğunu belirtti ve insanların artık dinlemediği bir başkanın uydurma toplantısı olan "Büyük Emisyoncular Toplantısı" nı protesto etti.

7 adım kampanyasına katılın!

7 adım iklim değişikliği kampanyasına katılarak, basit adımlarla nasıl büyük değişimler yaratabileceğinizi görün. Bireysel kampanyanızı yürütün.

Bağış yapın!

Bağımsızlığımızı korumak için hiçbir şirket, devlet ya da politik partiden bağış ya da sponsorluk kabul etmiyor, sadece sizin gibi bireylerin desteği ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Kategoriler