Gayri safi mutluluk

Yorum ekle
Haber - 29 Şubat, 2012
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlumuz Pınar Aksoğan'ın, Birgün Gazetesi'nde çıkan yazısını sizinle paylaşıyoruz.

gerzeliler5 Eylül sabahında, Gerze'de, temiz bir yaşam için mücadele eden bölge halkını biber gazlarıyla durdurmaya çalıştılar.

'Son günlerde en sevdiğim terim: 'Gayri Safi Mutluluk'. Hele de ruh hallerimizin yağan kar ve açan güneşle özdeşleştiği, bir nevi hava durumuna kafa tutmaya çalıştığımız son günlerde üzerine daha çok düşünme şansım oldu. Sahi, biz ne ara hava şartlarını düşman olarak görmeye başladık? Birkaç gün için yağan kara bile tahammül edemedik ve durumu kontrol altına alamadığımız için tuhaf bir gerginlik yaşadık. Doğaya karşı tutumumuz ve her şeyi kontrol edebilme çabamız, kaynaklar üzerindeki iktidar arzumuzla birleşince doğayla yaşanılan yabancılaşma da kaçınılmaz oluyor.

Çin ile Hindistan arasında, trafik lambası olmayan, soyu tükenmekte olan pek çok kuş türüne, nadir bulunan kaplan, keçi, leopar türlerine ev sahipliği yapan bir ülke var: Bhutan. Burada gelişmişlik tek bir kavramla ölçülüyor: Gayri Safi Mutluluk. Gayri Safi Milli Mutluluk (GSMM) dört kavrama dayanıyor: Sürdürülebilir kalkınma, çevre koruma, kültürel değerlerin korunması ve iyi yönetim. Bhutan'da, doğa ve kültür en büyük değer kabul ediliyor ve devlet bir hedef olarak mutluluğu destekliyor. Bhutan'ın 2005 nüfus sayımında yurttaşların ruh hallerini doğrudan bildirmeleri sonucunda toplumun yüzde 51,6'sı mutlu ve yüzde 45,2'lik kesimi çok mutlu olduğunu belirtmiş, mutlu olmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 3,3.

gazbombasiEmniyet güçlerinin Gerze halkının üzerine attığı gaz bombaları...

Bhutan, 'bir miktar para karşılığında tarlasını satmak zorunda kalan köylü' haberlerine asla rastlayamayacağınız bir ülke. İnsan özünü doğduğu, büyüdüğü çevreden alır. Doğduğu, yaşadığı, kültürünü geliştirdiği çevreyi gelecek nesillere aktarmak sorumluluğunu hisseder. Belki çoğumuz doğa içinde yetişmedik, ama aidiyetin ne olduğunu biliriz. Çocukken oturduğumuz apartman yıkıldığında, bir daha benzerini yaşamadığım bir hüzün hissetmiştim. Sanki yıkılan o apartman, apartmanın bahçesi, bahçedeki çardak, dut ağacı ve altındaki bank ile benim anılarım da yıkılmıştı. Bir yandan da o doğal güzellikler içinde yaşamış insanlara hep özenmişimdir. Çok şanslıyım ki, öyle bir halk ile fazla uzaklarda değil, Sinop-Gerze'de tanıştım. Gerze halkı, derdi ne para, ne de iş olan bir halk. 5 aydır işlerini güçlerini de bırakmış, ekmeklerinden feragat eden bir halk. Bu halkın tek isteği doğdukları topraklarda nefes almaya devam etmek ve buraları kömüre feda etmemek. Gencinden yaşlısına, kadın erkek fark etmeksizin tüm Gerze halkı hayatını bu mücadeleye adamış. Hayatlarında karakol yüzü görmemiş bu insanlar, yüzlerce polis, asker, gaz bombası, panzerle karşılaşmış.

Gerze halkı da GSMM istiyor!

Anadolu Grubu adlı şirketler topluluğu, Gerze halkının yoğun tepkisine ve iradesine rağmen havayı, suyu ve toprağı geri dönüşsüz biçimde kirletecek kömürlü termik santralı buraya kurmakta ısrar ediyor, küllerinden doğmuş yeşil Gerze'nin kültürünü ve tabiatını bozup insanları göç etmeye zorluyor. Çevre hakkından, insan hakkına bütün insan hakları burada ihlal ediliyor. Halkın mutluluğu ise kimsenin derdi bile değil. Toplum olarak çekindiğimiz, birçok kötü davranışı kapsayan bir kelime vardır 'taciz'. Hukuki anlamda tehdit edici, rahatsızlık veren ve toplum tarafından onaylanmayan davranışları ifade eder. Kurulmakta ısrar edilen bu kömür santralı, Gerze halkı için tam da bu kavramları ifade ediyor. Halk istemiyor, halk onaylamıyor, halk mutsuz, halkın huzuru kaçmış. Ne fark eder ki? Doğaya o kadar yabancıyız ki, onu hayatımızın o kadar dışında tutuyoruz ki bu tepkiyi anlamakta bile zorlanıyoruz. Gerze halkı Gayri Safi Mutluluk istiyor, hem kendi hem de tüm Türkiye için.

gerzehalkiGerze halkı iki yıldır termik santrallere karşı mücadelesini sürdürüyor.

Bugün Gerze'nin bu tepkisi, bir domino gibi Türkiye'nin dört yanındaki doğa yağmasına verilen bir tepki. Doğadan uzaklaştıkça hayatımızdaki etkisini görmezden gelsek de, 3 gün boyunca yağan bir kar bize bunu tekrar hatırlatabiliyor. Ben kışın yağan kardan değil, kışın yağmayan kardan korkarım. Kömür bacaları dikildikçe ısınacak havadan, değişecek iklimden korkarım. Henüz vakit varken atılmayan adımlardan korkarım. En yüksek rüzgâr potansiyeline sahip bölgelerde kömür madenciliği adına temiz geleceğimizi kısa vadeli çıkarları için kirleten politikacılardan ve yatırımcılardan korkarım.

Harekete geç!

Kömürden vazgeç, sevenlerini üzme, imzanı at!

Kategoriler
Etiketler