Greenpeace ekibi, işgal altındaki Tüveyta'da radyasyon ölçümü yapıyor.
Amerikan askerleri Bağdat'a girdiğinde, öncelikle Petrol
Bakanlığı binasını koruma altına aldılar. Güneyde petrol boruları
ve kuyular, zırhlı birlikler tarafından güvenlik kuşağına alındı.
Ancak Saddam Hüseyin döneminde nükleer araştırmalar yapılan, BM Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı
(UAEA) tarafından önceden mühürlenen ve nükleer araç ve malzemeler
içeren Tüveyta'nın kapısında bekleyen bir Amerikan askeri dahi
yoktu.
Tüveyta'daki yağmalama ve bölgedeki hastalık raporları üzerine
Greenpeace, Haziran 2003'te Irak'a uzman bir radyasyon ekibi
yolladı. Ekip, yöre halkının malzemeleri ev yapmakta kullanmak,
önceden içine uranyum koyulan varilleri ise su ve yiyecek saklamak
için yağmaladığını belirledi. Bölgedeki insanların önceden
kullandıkları uranyum bulaşmış varillerle değiştirmeleri için
yenilerini getirdiler. Daha sonra evlerde radyasyon kontrolleri
yaptılar ve bunlardan birinde radyasyon düzeyinin standartların 10
bin katı olduğunu tespit ettiler. Bir ilkokulun hemen dışında
yapılan diğer bir kontrolde düzeyin 3 bin katı olduğu
kaydedildi.
Bunların yanı sıra Greenpeace, halk tarafından yoğun olarak
kullanılan açık bir alana atılmış yüksek derecede radyoaktif
uranyum madde olan 'uranyum oksit' karıştırıcısı buldu. Ordunun
bundan haberdar olmasına rağmen, halkın dediğine göre bu maddeler
20 günden daha uzun bir süredir orada açık bir şekilde bırakılmış
ve hiç ilgilenilmemiş. Ekip o anda Tüveyta'da bulunan Amerikan
birliklerini uyararak karıştırıcının tesise güvenli bir şekilde
geri götürülmesini organize etti. Uranyum oksit karıştırıcısının
geri gönderilmesini takiben, Birleşik Devletler Ordusu Sağlığın
Artırılması ve Önleyici İlaçlar Merkezi'nde görevli olarak
Tüveyta'da bulunan Yarbay Mark Melanson, "BM Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı ve Dünya Sağlık
Örgütü'nün (WHO) bu işe dahil olmasını ve bir değerlendirme
yapmalarını önerirdim. Brezilya'da kaynakların halka dağıtıldığı ve
halkın da bundan dolayı risk altında olduğu örneklerde önceden
dahil olmuşlardı. Ne kadar çabuk olunursa o kadar iyi." diye
konuşmuştu. (24 Haziran 2003).
İngiltere ve Amerika,UAEA nükleer uzmanlarının Irak'ta uygun bir
dokümantasyon ve temizlik faaliyeti yürütmesine hâlâ engel oluyor.
Bağdat'taki Amerikalı yetkililer, insan yaşamının korunması
konusundaki sorumluluklarında ısrarcı olmakla birlikte, bölge
halkının sağlığının tehlike altında olduğunu reddediyorlar.
"Irak işgalinin amacı, sözümona kitle imha silahlarının
önlenmesiydi. Nükleer malzemelerin BM kontrolü dışına
çıkarılmasının engellenmesi gerekiyordu. Bu hikayede tek kazanan,
nükleerleri kaybetmekten fayda sağlayarak güvenlik konusundaki
başarısızlıklardan kazanç elde edenler." diye konuşan Greenpeace
Irak ekibi üyelerinden kampanya sorumlusu Mike Townsley, şunları
ekledi: "Öncelikle yapılması gereken şey, UAEA ve Dünya Sağlık
Örgütü'nün Tüveyta'da uygun bir değerlendirme yapmasına izin
verilmesidir. Amerika ve Irak hükümetleri buna daha uzun süre
seyirci kalamaz."
Temmuz 2004'te Amerika UAEA'ya bölgenin araştırılması için
sınırlı bir izin verdiğinde, Greenpeace, bulgularını 10 sayfalık
bir rapor ve video kaydı şeklinde Muhammed El Baradey'e yolladı.
Raporda nükleer uzmanı John Large, tarafımızdan sunulan delillere
"Önemli miktarda radyoaktif madde ve atık, Tüveyta Nükleer
Tesisi'nin güvenli alanlarından çıkarıldı" yorumunu yaptı.
El Baradey'e gönderilen mektupta bulduğumuz bütün maddeler ve
nerede bulundukları belirtildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Greenpeace, ekibimizin Tüveyta'ya vardığında gözlemlediği
yağmanın vardığı boyutlar ve de uzman bir ekibin radyoaktif bir
tesisi yeniden inşasının olanaksızlığı konularında ciddi şekilde
endişe duymuştur. Ve bu endişeler son haftalarda Amerika'nın UAEA
denetiminde olmayan bölgeden önemli miktarda nükleer maddeyi
taşıdığının ortaya çıkmasıyla dikkate değer bir biçimde artmıştır.
Irak'tan gelen nükleer maddelerin Türkiye ve Hollanda'da ortaya
çıkması, ülke dışına çıkarılabileceklerini ve de çıkarıldıklarını
açıkça gösteriyor."
UAEA, kayıp nükleer maddelerle ilgili uyarımıza verdiği yanıtta
şunları söyledi:
"Ajans, Iraklı yetkililere nükleer ve diğer radyoaktif
maddelerin güvenliği ve emniyeti konusunda tavsiyelerde bulunmayı
önerdi. Ancak Ajans'ın yardımı isteğe bağlı ve güvenilirlik
rejimine bağlı olarak Ajans, sadece ilgili devlet ya da devletleri
ilgilendiren koruma altındaki bilgileri yayımlayabiliyor. Bu yüzden
sizin istek ve önerilerinizden bazılarını Irak Geçici Hükümeti'ne
yöneltmeniz daha uygun olur."