Okyanuslar Gününde Ne Kutlayacağız?

Haber - 9 Haziran, 2012
Dünya okyanuslar gününde denizlerimizin içinde bulunduğu vahim durumu ve acil eylem gerekliliğine dikkat çekiyoruz. Dünya yüzeyinin dörtte üçünü kaplayan, yaşamın doğduğu, dünyanın en büyük canlısı mavi balinadan, en küçük mikroorganizmalara dek milyonlarca yıldır canlılara ev sahipliği yapan, insanoğlunun gıda ihtiyacının %15'ini sağlayan okyanuslar ve denizler özel günlerde hatırlanmayı değil, korunmayı bekliyor.

Dünya okyanuslar gününde konuşan Greenpeace Akdeniz’den Banu Dökmecibaşı ''Bugün BM Dünya Okyanuslar günü. Greenpeace Akdeniz olarak soruyoruz; Dünya denizlerinin ve okyanuslarının ancak %1'i koruma altında iken, tüm vahşi balık stoklarının 2050 yılına dek tükeneceği tahmin edilirken, büyük balık türlerinin neredeyse %90'ı tüketilmiş iken, yaşamın kaynağı okyanuslar sahipsiz ve kaderine terk edilmiş iken neden böyle bir günü kutlayalım ki? Gerek açık denizlerde, gerek kıyısal alanlarda aşırı ve yasadışı avlanma, kirlilik, iklim değişikliği, deniz trafiği, petrol gaz aramaları gibi onlarca tehdit hala bilinmezlerle dolu deniz ekosistemini yok etmek için yarışıyor. Denizleri yeniden yaşama döndürmek için hala bir şans var; Türkiye dahil tüm ülkeler hem açık denizlerde hem de kıyısal alanlarda tam koruma altında deniz rezervleri oluşturmak için uluslararası ve ulusal anlamda acilen harekete geçebilirler” dedi.

Türkiye anlaşmaya taraf olmalı

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon dünya okyanuslar günü için yaptığı açıklamada okyanus biyoçeşitliğinin korunması gerektiğine dikkat çekerek, açık denizlere yönelik deniz rezervleri oluşturulmasını öngören yeni bir uluslararası anlaşma için atılan adımları destekliyor ve Türkiye gibi 'BM Deniz Hukuku' anlaşmasına taraf olmayan ülkelere çağrıda bulunuyor.

Dünya denizlerinde yaşadığımız hızlı tükenişin belirtilerini, Akdeniz ve Türkiye kıyılarında da uzun zamandır görüyoruz. Akdeniz'in en değerli türlerinden mavi yüzgeçli orkinos stoklarının %40 oranında azaldığı tahmin ediliyor. Önemli türlerden orfoz, lagos gibi büyük balıklar ve kalkan, levrek gibi ticari türler IUCN'in Kırmızı Listesi’ne girdi bile. Akdeniz'in oksijen kaynağı posedonya çayırları gibi çok değerli habitatlar, troller gibi avlanma teknikleri nedeniyle koruma altında olmasına karşın hızla yok oluyor. Bu durumu tersine çevirebilmenin tek yolu ise acilen koruma alanları oluşturmak ve sürdürülebilir balıkçılık ilkelerini hayata geçirmek.

Filo küçültülmeli

Türkiye de Akdeniz'in en büyük balıkçılık filolarına sahip ülkelerden biri. Herhangi bir deniz koruma ve balıkçılık politikalarına sahip olmadan yıllarca av filosunun büyümesine göz yumuldu. Geleneksel ve sürdürülebilir kıyı balıkçılığı hala filonun %90'ını oluşturmasına karşın stoklardan faydalanan %10'luk endüstriyel avcılık tekneleri oldu. Greenpeace, dört denize ev sahipliği yapan bir ülkede, balıkçılık politikasının eksikliğine dikkat çekmek ve sürdürülebilir balıkçılık tartışmasını başlatabilmek amacıyla 2010 yılında 'seninki kaç santim' kampanyasını başlatmıştı. Kampanya, orfoz, lagos, lüfer avlanma boylarında değişiklik yapılmasına ve yasadışı trol avcılığı konusunda adımlar atılmasına yol açtı. Bu yıl ise çok daha fazla adım atılması şart. Öncelikle kalkan, levrek ve palamut olmak üzere av boylarının yeniden düzenlenmesi, yasadışı avcılığa karşı kalıcı önlemler alınması, filonun hızla küçültülmesi ilk alınması gereken kararlar arasında olmalı.

Dökmecibaşı ''Bir yandan aşırı ve yasadışı avcılık, bir yandan diğer tüm çevresel tehditler (iklim değişikliği, kirlilik gibi) kalkan, orfoz, lüfer, palamut gibi önemli balık türlerinin hızla azalmasına, yabancı türlerin (balon balığı gibi) artmasına, pekçok deniz canlısının yok olma riski yaşamasına neden oldu. Tek çaremiz var; tam korumalı deniz rezervleri ve sürdürülebilir balıkçılık yönetimi oluşturmak, hem de acilen!'' dedi.

Bazı istatistikler:

  • Dünyada yasadışı ve kontrolsüz balıkçılığın ekonomik anlamdaki karşılığı 10-25 milyar USD'ı bulduğu tahmin ediliyor.
  • Dünya denizleri alanlarının %20-30’u koruma altına alınırsa 1 milyon iş imkanı, ve yılda 70-80 milyar Dolar karşılığı balık avlanmasına imkan tanıyacak.
  • Dünyada balıkçılığa verilen subvansiyonların toplam değeri 25-29 milyar USD civarında. Bu paranın çoğunluğu (%60 civarı) kapasite artırımına verilmekte! Oysa dünya balıkçılık filosunun kapasitesi, var olan balık stoklarının kaldırabileceği kapasitenin yaklaşık 2.5 katı! Yani çok tekne, az balık!
  • Türkiye'de bazı alanlar deniz alanı özel çevre koruma alanı statüsünde, ancak uygulama ve koruma olarak son derece zayıf.
  • Dünya hükümetleri 2002'deki zirvede 2012 yılına dek bir dünya deniz koruma alanları ağı oluşturacaklarını taahhüt etmişlerdi. Bugün ise hala Dünya denizlerinin yalnızca %1'i koruma altında.

Harekete Geç!

Denizlerimizi korumak için sen de imza ver!

Kategoriler
Etiketler