Haber - 9 Nisan, 2005
Greenpeace, 3 hafta önce yaptığı açıklamada “çekirge bir kez daha sıçradı” demiş ve boğazlardaki trafik yoğunluğu ve güvenlik önlemlerine dikkat çekmişti. Geçtiğimiz hafta sonu, Yunanistan bandıralı 185 metre uzunluğunda 23 bin 646 grostonluk ''Aegean Wind'' adlı kuru yük gemisiyle çarpışan Panama bandıralı 39 bin 892 grostonluk konteyner gemisi ''MSC Roberta'' 3 Hindistanlı gemiciye mezar oldu. Gelibolu limanına 1 milden daha yakın olan bölge, bir çevre felaketiyle karşı karşıya kaldı.
Sızan petrolün toplanması için vidanjörlerin kullanılması ne kadar doğru?
MSC Roberta’dan sızan petrol Gelibolu kıyılarına vurdu.
Sızıntı sonucunda 25-30 km uzunluğunda bir alanda ve fuel-oil’in karaya
vurması sonucu sahil şeridinde gözle görülür bir kirlilik meydana gelmiştir.
MSC Roberta’dan bulunan fuel-oil sızıntısı hala durdurulamamış, denizin 160 cm.
altında meydana gelen 16 cm. Genişliğindeki bir çatlaktan saatte yaklaşık 1 ila
2 ton arası fuel-oil sızmaktadır.
Bariyerlerle tutulan fuel-oil’in emilmesi için vidanjörlerin
kullanılması çalışmaların ciddiyeti hakkında şüphe yaratmaktadır. Ayrıca fuel-oil’in yayılmasını önlemek için
kurulan bariyerlerin bölgedeki oto-yıkama tesislerinde temizlenmesi ve geminin
dış cephesine yapışan fuel-oil’in de temizlenerek denize bırakılması bölgedeki
kirliliği arttırmıştır.
Greenpeace olarak yetkililerden aşağıda kısaca sıraladığımız sorularımıza
yanıt vermelerini istiyoruz:
Ø MSC Roberta’dan kaynaklanan petrol sızıntısı gerçekten kontrol altına
alındı mı?
Ø Kazanın üstünden 4 gün geçmesine rağmen sızıntının kontrol edilememesi ve
bir çevre felaketine dönüşmesi nasıl açıklanabilir?
Ø Denize yayılan fuel-oil’in, vidanjörlerle değil de, skimmer dediğimiz bu iş
için kullanılması gereken makinalarla yapılması gerekmez miydi?
Ø Gemide daha 400 ton yakıt olduğu doğru mu?
Greenpeace Akdeniz Ofisi, Türkiye Enerji Kampanyası Sorumlusu Özgür Gürbüz
şunları söyledi: “Tüm bunlar, yılda 140 milyona yakın petrol ve petrol türevlerinin
taşındığı boğazlardaki güvenlik ve kurtarma tedbirlerinin yeterliliği hakkında
büyük şüpheler doğurmaktadır. Son kazaya
neden olan gemilerin hiçbiri petrol taşımamalarına rağmen sonuç ortada. Sızan
petrol geminin kendi yakıtı. Bu, büyük bir sorun için ne kadar az bir petrole
gereksinim duyulduğunu gösteriyor. Eğer, bu kazadaki gemilerden bir tanesi
boğazlardan petrol taşıyan yüzlerce gemiden biri olsaydı sonuç çok büyük bir
çevre felaketi olacaktı. ”
Denizlerde petrol taşımacılığı adeta sırasını bekleyen kazalar gibi. Akdeniz
ve Boğazları kurtarmanın tek yolu petrole olan bağımlılığın azaltılmasıdır. Fosil
yakıtların yerini alan her rüzgar türbini, her güneş paneli daha az petrolün
taşınması demek.