Güney Okyanusu

Sayfa - 10 Nisan, 2009
Okyanus, a. İnsanlar – ki solungaçları yoktur- için yaratılmış dünyanın, üçte ikisini kaplayan büyük deniz Ambrose Bierce, The Devil’s Dictionary. Henüz 2000 yılında resmen isim verilen ve tanımlanan Güney Okyanusu, dünyanın ‘en yeni’ ve dördüncü en büyük okyanusudur. Ayrıca, sınır çizgisi bir kara parçasıyla değil de bir enlem ile belirtilen tek okyanustur.

Dünya’nın en güçlü rüzgarları, Antartika’yı tamamen çevreleyen bu sular boyunca esmektedir. Ayrıca, Dünya’nın en büyük okyanus akıntısı olan ve dünyanın tüm nehirlerinin toplamından yüz kat daha fazla su taşıyan Antarktik dolay kutupsal akıntısı da buradadır.

Uluslararası Hidrografi Organizasyonu (IHO – International Hydrograhic Organization) tarafından 2000 yılında tanınmadan önce, Güney Okyanusu, Hint, Pasifik veAtlantik Okyanuslarının en son ucu olarak biliniyordu. Bazı ülkeler, okyanusun kapsadığı alan konusunda anlaşamıyorlar, fakat IHO’nun tanımına göre Güney Okyanusu, Amerika Birleşik Devletleri’nin yaklaşık iki katı büyüklüğündedir.

Güney Okyanusu’nda Yaşam

Güney Okyanusu suları yaşam doludur. Bu okyanus, yaklaşık yirmi çeşit balina ve yunusa ve altı çeşit foka ev sahipliği yapmaktadır. 120 tür balık burada yaşar ve buz gibi Antartika sularında donmamak üzere evrim geçirmişlerdir. Bu bölgede birçok deniz kuşu yaşar, bunlar arasında 21 tür albatrosun 18’i de bulunmaktadır. Ayrıca en küçük okyanus yaşam birimi olan planktona da evsahipliği yapmaktadır.

Mikroskobik plankton, krill tarafından yenir ve ikisi birlikte Antartika besin zincirinin temelini oluşturur. Krill, Güney Okyanusu deniz kuşları, balık ve memelilerinin temel yiyecek maddelerinden birisidir. Krill sürüleri, metreküpte 30,000 canlı sayısına kadar çıkmaktadır.

Güney Okyanusu, birkaç uluslararası anlaşmayla korunmaktadır; Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu’nun ticari balina avcılığına ilişkin yasağı, Antartika Foklarının Korunması için Konvansiyon’un (Convention for the Conservation of Antarctica Seals) fok avlanmasına ilişkin sınırlaması ve Antartika Deniz Canlılarının Korunması Konvansiyonu’nun (Antarctic Marine Living Resources) balıkçılıkla ilgili regülasyonları. Fakat, bu konvansiyonlar iyi takip edilmemekte ve sürekli olarak ihlal edilmektedir.

Güney Okyanusu’nun Karşı Karşıya Kaldığı Tehditler

Aşırı ve korsan balıkçılık

Güney Okyanusu’nun, izole olması ve zorlu koşullarına rağmen, sularında, yoğun olarak ve sürdürülemez şekilde balıkçılık yapılmaktadır. Güney Okyanusu’nun iki önemli ticari su ürünü olan kaya balığı ve buz balığı, 1970’lerde oldukça azalmış ve o dönemden beri de hiçbir iyileşme gözlenmemiştir. Yakın dönemde, Patagonya toothfish ve güney orkinosu, soyları tehlikeye girecek şekilde –yasal ve korsangemilerce- hedef seçilmiş ve bunun sonucunda listelenme yapılması için çağrılar yapılmış ve bu türler Nesli Tehlikedeki Hayvan ve Bitkilerin Uluslararası Ticareti Hakkındaki Konvansiyon tarafından (the Convention for International Trade in Endangered Species - CITES) koruma altına alınmıştır. Bazı alanlarda yakalanan Patagonya toothfish balıklarının %90’ının kaçak olduğu düşünülmektedir.

Tahrip edici balıkçılık

Zaten tehdit altında olan, Patagonya tootfish ve güney orkinosunu hedef alan ve 200 kilometre uzunluğunda yatay iplerde kullanılan ve üzerinde binlerce olta kancası bulunan long-line olarak adlandırılan balıkçılık Güney Okyanus canlılarını büyük miktarda öldürmektedir. Her yıl, bu yemlere aldanıp kancalara takılarak ölen canlılardan, sadece albatros sayısı 100,000’i geçmektedir. Güney Okyanusu’nda bulunan onsekiz albatros türünün tümünün, tıpkı bu uzun yatay oltalara hedef olan Patagonya toothfish ve güney orkinosu gibi nesillerinin tükenmesine ramak kalmıştır.

Balina avcılığı

Güney Okyanusu’nda balina avcılığı uluslararası yasalarla yasaklanmıştır, fakat heryıl, Japonya’dan bir balina avcı filosu, yüzlerce minke balınasını “bilimsellik” kisvesi altında yakalamaktadır. 2005’te, Japon Balıkçılık Ajansı (Japan Fisheries Agency), bu sayıyı iki katına çıkaracaklarını ve 50 fin ve 50 kambur balina ekleyerek, Güney Okyanusu’nda yıllık kıyımı yaklaşık 1,000’e çıkaracaklarını duyurmuştur. Balina avcılığının başlamasından itibaren, Antartika balinalarının %90’ı kaybedilmiştir. 40 yıldır koruma altında olmasına rağmen, Güney Okyanusu Mavi Balina sayısı, daha önceki balina popülasyonunun ancak çok küçük bir parçası olarak kalmaktadır.

İklim değişikliği

Antarctic Peninsula, dünyanın geri kalanından 2-3 kat daha hızlı ısınmaktadır. Sıcaklıklar, geçen 50 senede, yaklaşık 2.5°C artmış, son on yılda iki büyük buzul platformun yıkılmasına neden olmuştur. Antarctic Peninsula’nın ısınması, bölgedeki gıda zincirinin temeli olan krill popülasyonlarındaki çarpıcı azalmayla ilişkilendirilmiştir. Bu, penguen popülasyonlarında son dönemde görülen azalmaya ve ayrıca, bazı balina popülasyonlarının kurtarılamamasına da sebep vermiş olabilir. 1997 yılında, Greenpeace, Antartika’ya yaptığı bir seferde, Larsen B Buzul Platformu’nda büyük bir çatlak olduğunu belirtmiş ve kısa süre sonra çökebileceği konusunda uyarıda bulunmuştur. On bin kilometrekarelik alanı kaplayan 200 metre kalınlığındaki buzul platform, 2002 yılında denize çöktü.

Dünya Parkı Antartika

1980'lerden beri Greenpeace, Ross Island’da bir Dünya Parkı Üssü- World Park Base kurarak, Antartika’nın korunması için kampanya yürütüyor. Beş yıl boyunca, bu üs, Greenpeace Antartika’nın kampanya merkeziydi ve yıllık olarak getirilen kaynaklarla devam ettirilmişti. Antartika’nın “barış ve bilime adanmış doğal kaynak” olarak gösterildiği Çevre Koruma Protokolü’nün (Protocol of Environmental Protection) imzalanmasıyla önemli bir zaferin kazanıldığı 1992’ye kadar sürdürüldü.

Kategoriler
Etiketler