Büyükanneler

Röportaj: Deniz Bayram
Greenpeace Akdeniz İklim ve Kampanya Sorumlusu

Dünya, ABD’nin yeni başkanı Trump’ın ilk iş olarak iklim değişikliğini Beyaz Saray’ın internet sitesinden sildirmesini konuşurken; tüm dünyayı tehdit eden iklim krizinin en çok etkileni İsviçreli 65 yaş üzeri 450 kadın Ekim ayı sonunda hükümete iklim değişikliğine “dur” demesi için dava açmıştı. Bu her ne kadar dünyanın farklı noktalarında da hükümetlere iklim değişikliğinin sorumlusu olarak davalar açılmış olsa da; İsviçre’de kendilerine “büyükanneler” diyen 65 yaş üzeri kadınların gelecek nesillere daha iyi bir dünya miras bırakabilmek için böyle bir hukuk mücadelesine başlamış olmaları bir ilk.

25 Ekim 2016’da, İsviçre’nin Bern kantonunda, “Senior Women for Climate Protection” organizasyonunun üyesi, yaşları 65 ve üzeri 450 kadın, İsviçre hükümetine, İsviçre’nin iklim krizinin devam etmesine izin vermemesi için bir dava açtı. Dava devam ederken, davacılardan Ursula Brunner ile bu kadınları bir araya getiren #SilverPower #ClimateGrannies etiketleri ile gündem olan, “Grannies Litigation”ı (Büyükannelerin Davası) konuştuk.

“Senior Women for Climate Protection” nedir?

“Senior Women for Climate Protection” adını taşıyan organizasyonumuz 2016 yılının Ağustos ayında, iklimi en etkili şekilde koruyabilme hedefiyle kuruldu. Organizasyonun üyeleri iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden nüfusun diğer kısımlarına oranla daha fazla mustarip ve “en savunmasız grup” olarak görülen kişiler.

Fakat sizin çevre mücadeleniz sanırım bu organizasyondan önce de vardı…

1984 yılından beri çevre hukuku alanında çalışıyorum. Bu alandaki çalışmalarıma 1983 İsviçre Çevre Koruma Yasası (ilk baskı 1985–1992, ikinci baskı 1998–2002) üzerine yapılan yorumlamalara, akademik katkıda bulunarak başladım. Daha sonra bir avukat olarak hukuki mütalaa verme, yönetmelik ve hareket planı geliştirme, uzman komisyonlarında üyelik de dahil olmak üzere danışmanlık çalışmalarına daha fazla odaklandım, aynı zamanda dava takibi de yaptım. Uzun yıllar boyunca disiplinlerarası çevre araştırmalarında yer alma fırsatı buldum, hem federal bir araştırma enstitüsünün danışma kurulunda görev yaptım hem de uzman olarak projeleri değerlendirdim. İsviçre Çevre Yasası Derneği’nin kurucu üyelerinden biriyim, yayınlanmaya başladığı günden beri dernek gazetesinin yayın kurulunda yer alıyorum. Ağırlıklı olarak hava kirliliği, kirletilmiş alanların temizliği, atıklar, suyun korunması ile uygulama ve düzenleme konuları üzerinde çalışıyorum. 30 yıldır uzmanlık alanları arasında çevre hukukunun da bulunduğu küçük bir hukuk bürosunun ortağıyım. Bizi İsviçre hükümetinden cinsiyet adaleti talep eden kampanya adımızla yani “Grannies Litigation” (“Büyükannelerin Davası”), Silver Power (Ağarmış Saçların Gücü), Climate Grannies (İklim Büyükanneleri) olarak tanıtabilirsiniz.

Sizler bu davada neleri talep ediyorsunuz?

İsviçre’nin mevcut iklim yasası, kendi adına küresel sıcaklık artışını önlemek için üzerine düşeni yapmasına engel teşkil ediyor. Kyoto Protokolü altında gelişmiş ülkelerden talep edilen emisyon azaltma oranı yüzde 25 iken, İsviçre yasası sadece yüzde 20’lik bir azaltma oranı amaçlıyor. Biz de 2020 yılı itibariyle sera gazı emisyonlarını yeterli oranda azaltılabilmesi için hükümetin gerekli önlemleri almasını, küresel sıcaklığın 2 derecenin altında tutulabilmesi için gerekli eksiklerin giderilmesini talep ediyoruz.

Neden 65 yaş üzerindeki kadınlar?

İklim değişikliği sadece daha yüksek sıcaklığa değil; aynı zamanda çok daha fazla, çok daha uzun ve yoğun ısı dalgalarına da sebep oluyor. Tıbbi araştırmalar yaşlı insanların bu ısı dalgalarına karşı ortalama nüfustan daha donanımsız olduğunu gösteriyor. 2003 yılının çok sıcak geçen yazında ölenlerin yüzde 80’i 75 yaşın üzerindeki insanlardı. Yaşlı kadınlar erkeklere oranla psikolojik olarak ısıya daha az uyum sağlayabiliyorlar; yaz sıcağında ölen kişilerin yüzde 65’ini yaşlı kadınlar oluşturuyor. Kalp ve akciğer rahatsızlıkları gibi önceden var olan sağlık problemleri ölüm riskini artırıyor. Sağlık sorunlarının büyük bir kısmının (diyabet gibi) sıcaklık yüzünden daha kötüye gittiği tıp dünyasında bilinen bir durum… Yasal bir girişimde bulunacağınız zaman da durumdan diğerlerine oranla daha fazla etkilenen kişilerle çalışmanız gerekiyor. Bununla birlikte kadınlar uzun vadeli sorunlar ve gelecek nesilleri etkileyen problemler konusunda çok daha hassas ve endişeliler. İklim değişikliği tam da böyle bir problem. Bu davada yer alan kadınların çoğu bu girişimin bir parçası olmanın ve bu felakete seyirci kalmamanın kendilerine büyük bir tatmin duygusu yaşattığını söylüyorlar.

Bu adımı atmaya, bu davayı açmaya nasıl karar verdiniz?

Hollanda’da vatandaşların iklim değişikliğinde gerekli adımları atmadığı gerekçesiyle hükümete karşı açtıkları Urgenda davasını kazanmaları bu mücadelede hukuk yolunu seçebileceğimize dair bize yol gösterdi ve ilham verdi. 2015 yılında da Greenpeace İsviçre bizden ülkemizdeki yasal durumu araştırmamızı ve yasal bir girişimde bulunarak daha etkili bir iklim koruma yöntemi yürütmek için öneriler getirmemizi istedi. Meslektaşım Cordelia Baehr ile birlikte yazdığımız analiz bize İsviçre’nin mevcut iklim yasasının İsviçre Anayasası’nı (önlem, koruma, sürdürülebilirlik, yaşam ve refah hakkı prensiplerini) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (yaşam ve aile hayatı haklarını) ihlal ettiğini gösterdi. Başvurumuz 25 Kasım 2016’da gönderildi. Prensip olarak bu durum yasal bir girişimde bulunmanın, daha belirgin bir biçimde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden hukuki sürecin önünü açıyor.

Türkiye’de kadınlar sürekli şiddete ve ayrımcılığa karşı mücadele veriyor. Fakat kadın hareketinde iklim konusu henüz masaya yatırılmış değil. İsviçre’de durum nasıl?

“Senior Women”ın 500’den fazla üyesi var ve bunların hiçbiri üye olma nedenlerine, arka planlarına, geçmişlerine veya daha önceki aktivist girişimlerine göre analiz edilmedi. Fakat üye olanlara baktığımızda çoğunun kendileri için harekete geçmenin zamanının geldiğini düşünerek ve büyük bir sorunun çözümüne katkıda bulunmak isteyerek “Senior Women for Climate Protection”a üye olan “sade” vatandaşlar olduğunu görüyoruz. Pek çok farklı yol aracılığıyla seferber olabiliyorlar (organizasyonlar -STK’lar, partiler vesaire- medya, sosyal medya, kişisel ilişkiler).  

Global bir sorun olan kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık ile kadınların iklimi koruma mücadelesi arasında bir bağlantı görüyor musunuz?

İklim politikasındaki eksikliklerin cinsiyet sorunlarından kaynaklandığını söyleyemem. Ama cinsiyet konuları henüz iklim politikalarında yeteri kadar göz önünde bulundurulmuyor. Benim deneyimlerime göre (sadece kişisel fikrimi ifade edebilirim) en az bir alanda veya amaçta aktivist olan insanlar ve tabii ki kadınlar iklim konularında da harekete geçmeye daha açık oluyorlar.   

Türkiye’deki kadınlara bir mesajınız var mı?

Türkiye'de kadınların on yıllar boyunca verdiği özgürlük, eşitlik ve beraberlik mücadelesine çok büyük bir hayranlık duyuyorum. Türkiye bu aralar oldukça zor, karmaşık ve çok yönlü bir durumla karşı karşıya kalmış gibi görünüyor. Türkiye geçmişte çok büyük değişim ve zorlukların üstesinden gelebilmiş bir ülke. Umarım bu deneyimler bu zor zamanları atlatmanıza ve daha iyi bir gelecek yaşamanıza yardımcı olur. Size de davamızı anlatma fırsatı verdiğin için çok teşekkür ederim.