İşten veya okuldan yorgun argın eve dönerken yolda sizi heyecanla çevirip şöyle desem:

“Affedersiniz, acaba haberiniz oldu mu; bugün çok kötü bir şey duydum,”

Önce meraklanırsınız,

“Denizlerimize her dakika bir kamyon dolusu plastik dökülüyormuş! Şu anda biz konuşurken oluyor bu iş şimdi mesela.”

Büyük olasılıkla deli miyim diye, dikkatle yüzüme bakarsınız.

“Bilim insanlarına göre denizlerimize her yıl 12 milyon ton plastik döküyoruz. Bizim BEŞ dakika kullanıp attığımız o plastik şişeler, kutular, torbalar, tabiatta yüzlerce yıl erimeden kalıyor ve binlerce canlı türüne zarar veriyor. Üstelik sadece başka canlılara değil, sonunda dönüp bizi de vuruyor.”

Buket Uzuner'den denizlerimiz için açık mektup

Eğer biz bu konuşmayı yaptığımız sırada Ankara, Kayseri, Çorum, Gaziantep, Konya, Diyarbakır gibi denize kıyısı olmayan bir şehirdeysek:

“Ne denizi, bizim denizimiz yok ki!” diye benimle eğlenebilirsiniz. Ya da “bizim denizlerimize mi?” diye şaşırırsınız.

Denizlerimiz; Akdeniz, Kızıldeniz, Atlas, Pasifik, Hint Okyanusları falan... Bizim denizlerimiz, bizim gezegenimiz...

"Bırak bu süslü sözleri. Zaten yorgunum, bırak evime gideyim, yemeğimi yiyip, ayaklarımı uzatayım, biraz dinlenip internete gireyim, oyun oynayıp veya film izleyip eğleneyim, sonra da uyuyayım. İşim gücüm var benim. Hayatımı kazanıp aileme bakacağım. Çocuklarımın geleceğini düşünüyorum ben! -eğer öğrenciyseniz- Daha ödevlerim, sınavlarım var benim. Okulu bitirip iş arayacağım, kendi hayatımı kuracağım. Ohoooo, çok ciddi işlerim var benim!"

Böyle diyeceksiniz, büyük olasılıkla çoğunluğunuz böyle diyeceksiniz.

Fakat durun! Burası, bu gezegen bizim evimiz, evimizdeki tüm sular bizim denizlerimiz; yaşadığınız şehirde deniz olmasa da denizlerdeki hayatın devamlılığı, yediğiniz içtiğiniz ve soluduğumuz havayla, hatta gıdalarımızın yuvası toprakla yakından ilişkili.

Bugün denizlerimizde 150 milyon tonun üzerinde plastik var. Bir kere kullanıp attığımız plastikler güney denizlerinden bile Kuzey Kutbu’na kadar gidebiliyor. Bu plastik atıklar yüzbinlerce deniz canlısının ölümüne neden oluyor. Deniz kuşlarının % 90’nını ve deniz kaplumbağalarının 1/3’nün midesinde plastik var.

Büyük plastik parçaları mikro plastiklere bölünerek deniz canlılarının besin zincirine oradan da bizim soframıza ve bedenimize giriyor.

Peki pek çok plastik ürün ve atık varken neden özellikle plastik şişelere dikkat çekiyorum?

Çünkü tek kullanımlık plastik şişeler denizlerimize attığımız plastikler içinde en fazla olanı. Şu anda dünyada her dakikada tam 1 milyon plastik şişe satılıyor. Her yıl üretilen 500 milyar plastik şişenin ( evet, yanlış duymadınız! ) yarısından fazlası sadece tek kullanımdan sonra çevreye fırlatılıp atılıyor, oradan sahillere, denizlere karışıyor ve canlıların hayatını zehir etmeye başlıyor.

Greenpeace’in son raporları dünyanın en büyük alkolsüz içecek şirketlerinin her yıl 2 milyon ton plastik şişe ürettiğini gösteriyor. Bu şirketlerin en büyüğü olan Coca-Cola, her yıl 110 milyardan fazla tek kullanımlık plastik şişe üretiyor ve bu da saniyede tam 3400 şişe demek.

Biz dünyamızı, denizlerimizi, insan ve tüm canlıların yaşamını önemseyen, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir gezegen bırakmayı önemseyenler Coca-Cola’nın plastik ayak izini azaltıp, denizlerin plastiğe boğulmasını durduracak adımların atılmasına öncülük etmesini istiyoruz.

Buna bağlı olarak Coca-Cola tek kullanımlık plastik üretimini azaltmalı, yeniden kullanılabilir ambalajı öncelik haline getirmeli ve yeniden kullanıma dayalı dağıtım sistemleri geliştirmelidir.

Plastik sadece denizlerimizi yok etmiyor, hepimizin hayatını ve geleceğimizi boğuyor.

Şimdi artık evimize gidebiliriz. Evimiz, gezegenimiz, denizlerimiz, havamız, suyumuz ve toprağımızdır.

Buket Uzuner - Yazar, gezgin, çevreci