Kömüre karşı #PlanB

Yorum ekle
Haber - 16 Mayıs, 2014
21. yüzyılın en büyük madencilik felaketi, 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa, Soma kömür madeninde yaşandı. Yüzlerce can kaybının yaşandığı bu trajedi bize bir kez daha gösterdi ki kömür her aşamasında can yakıyor.

Sorumlu şirketin görünmemiş ve açıklanamayan bir kaza olarak nitelediği trajedi; aslında enerji piyasasındaki insan değil kâr amaçlı politikaların bir sonucu. Bugün bizim asıl sorumuz, yaşanan yangın değil, bu ölümlerin neden olduğu.

Her aşamasında zarar

Kömür topraktan çıktıktan havaya karıştığı her aşamada insan ve doğaya zarar veriyor, yaşamı yok ediyor. Doğanın sömürülmesi ile kömür madeninde yaşanan bu facia gösteriyor ki, ekolojik tahribatı, sosyal adaletsizliklerden ayrı konuşmamız mümkün değil. Soma’da yaşanan trajedinin bir daha yaşanmaması için aşılması gereken çok engelimiz var.

Soma’daki felaket niçin oldu?

Elektrik piyasasının özelleştirilmesi sürecinde kömür madenlerinin özel sektöre şartsız ve yeterince denetim olmadan devredilmesi, Soma’da yaşanan trajedinin tohumlarını attı. Bu; kömür kaynaklarının bir an önce kullanılması için yapılmıştı. Madenleri devralan ve kömür yatırımı yapmak isteyen yatırımcılar, şirket çıkarları adına insan faktörü ve iş güvenliğini göz ardı ettiler.

Son dönemde, madencilik uygulama yönetmeliğinde yapılan değişiklikler ve Bakanlar Kurulu Kararları ile alınan teşvik kararları doğrultusunda, elektrik üretim santrallerine kömür teşviki verilmesi kapsamında madencilik faaliyetlerine hız kazandırılmış, rödovans sözleşmeleri önceliklendirilmişti.

Türkiye, maden kazaları sıralamasında dünyada ilk sırada. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 iş kazalarını araştırma sonuçlarına göre de madencilik, iş kazası oranının en yüksek olduğu sektör. Türkiye’nin madenlerde gerçekleşen kazalarda ilk sırayı çekmesinin aşırı büyüme hırsından taşeronlaşmaya birçok sebebi var. Tüm kömür kaynaklarının kullanılması gibi bir politika benimsendiği için şirketlerin maliyetlerden yapacağı kesintilere göz yumulabiliyor. Bu da denetimlerin gevşetilmesi ve insan güvenliğinin tehlikeye atılması gibi sonuçlar doğuruyor. Türkiye 19 yıldır Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 176 numaralı ’Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’ni imzalamıyor.

Ne yapmalı?

Enerji ihtiyacımızı kömür ile karşılamaya devam ettiğimiz sürece, o kömür yüreğimize kor olarak düşmeye devam edecek. Bir daha bu acıyı yaşamamak için yeni bir plan, bir B Planı’na ihtiyacımız var. 

  • Yeni kömür yatırımları iptal edilmeli
  • 2040 yılına kadar kömür devreden çıkarılarak elektrik üretimindeki payı sıfıra indirilmeli*
  • Kömür sektöründe çalışan işçilerin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi sektörlere geçişinin yapılması için ulusal bir plan hazırlanmalı
  • Kömüre verilen teşvikler sona erdirilip bu teşvikler yenilenebilir enerjilere kaydırılmalı ve yenilenebilir enerjiler önündeki bariyerler kaldırılmalı
  • Elektrik enerjisi lisansı başvurularında öncelik yerli ve ithal kömürden yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmeli

Kömüre karşı harekete geç

Güvenli bir enerji geleceği, Türkiye’nin sahip olduğu temiz enerji kaynakları ve enerji verimliliğiyle gelecek. Kampanyamıza katıl, sesimize ses ver. Enerji Bakanı Taner Yıldız, kömürü geçmişte bıraksın. Kömür yüzünden daha fazla hayat kararmasın.

* Yenilenebilir enerji, kömür gibi kirli ve pahalı bir enerjiye karşı uygulanabilir bir alternatif. Greenpeace’in Avrupa Birliği Yenilenebilir Enerji Konseyi ve Dünya Rüzgâr Enerjisi Konseyi ile birlikte hazırladığı Enerji [D]evrimi raporu, Türkiye'nin 2040'a kadar elektrik ihtiyacının %85’ini yenilenebilir enerjilerden karşılayabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda yenilenebilir enerji sektörlerindeki teknolojik gelişmeler ve AR-GE sektöründe binlerce yeni istihdam olanağı sağlanıyor.

Kategoriler