Haber - 25 Kasım, 2008
Uluslararası Atlantik Orkinoslarını Koruma Komisyonu’nun (ICCAT) Marakeş’te yaptığı toplantı sonucunda alınan kararı utanç verici bir felaket. Bu komisyon bir kez daha Akdeniz ve Doğu Atlantik’deki mavi yüzgeçli orkinos stoklarını korumak konusundaki yetersizliğini kanıtladı. Bundan sonra bu yetersizliğin yarattığı boşluğu nesli tehlike altında olan canlıların ticaretine yasaklamalar getiren CITES gibi başka bir uluslararası konvansiyon doldurmak zorunda kalacak.
Greenpeace dalgıçları pankart açarken.
Son derece kritik olan bu toplantı boyunca mavi yüzgeçli orkinos
balıkçılığı yapan Akdeniz ülkelerinin çoğunluğunu temsil eden
Avrupa Birliği, ICCAT'in kendi bilimsel komitesinin balıkçılık
kotalarının düşürülmesi ve yumurtlama alanlarının korunması ile
ilgili önerilerini hiçe saydı. Sonuçta da ortaya kabul edilemez bir
"felaket" planı çıktı.
Artık "Oyun bitti" ve ICCAT, mavi yüzgeçli orkinos stoklarını
yokolmaktan kurtarma şansını kaybetti. Mavi yüzgeçli orkinoslar,
ICCAT'in yönetim konusundaki başarısızlığı yüzünden, nesli tehlike
altındaki türlerden biri oldu. Toplantı bir devlet meselesinden
çok, son kalan orkinos için hükümetlerin ve endüstrinin amansız
pazarlıklar yaptıkları bir meydana benziyordu.
Biz, bilimsel tavsiyeler doğrultusunda belirlenmiş bir toplam
avlanma miktarını içeren, mayıs-haziran-temmuz aylarının avlanmaya
kapatıldığı ve mavi yüzgeçli orkinos yumurtlama alanlarını
koruyacak deniz rezervlerinin oluşturulduğu bir iyileştirme planı
hazırlanana dek balıkçılığın durdurulmasını talep ediyoruz.
Türkiye ne yaptı?
Türkiye daha önce iddia ettiği gibi bilimsel tavsiyeleri
savunmak yerine "Akdeniz korsanları" ile beraber utanç verici bir
karara imza atti. Böylece ICCAT'in başarısızlığına da ortak
oldu.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, toplantıya birlikte geldiği
orkinos endüstrisinin çıkarları yerine, Akdeniz'deki stokların ve
Türkiye'deki balıkçılığın geleceğini korumalıydı.Türkiye, bundan
sonra yasal avlanma kotasının çok üzerinde bir avlanma ve çiftlik
kapasitesine sahip bir ulke olarak yalnız stokların değil, kendi
balıkçılığının da devamlılığı için bu kapasiteyi derhal
sürdürülebilir miktarlara indirmeli ve yumurtlama alanı olan Kıbrıs
Kanalı'nın korunması için harekete geçmeli.