Haber - 17 Ağustos, 2012
Dünya üzerinde ticarete konu olan, yani ekimi, üretimi yapılan genetiği değiştirilmiş bir buğday çeşidi bulunmamaktadır.
Sadece, Monsanto firması 2002 yılında genetiği değiştirilmiş bir buğday çeşidi için Amerika’da onay başvurusunda bulunmuş ancak iki yıl sonra bu genetiği değiştirilmiş buğday çeşidini piyasaya sürmeme kararı almıştır. Dolayısıyla bugün için, dünyada kayıtlara geçmiş ve ekimi yapılan, bilinen bir genetiği değiştirilmiş buğday türü bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, Mersin'deki Toprak Mahsülleri Ofisi'nde bulunan ve yapılan analizlerde GDO izi tespit edilen buğdayların daha önce silolarda muhafaza edilmiş genetiği değiştirilmiş mısır veya soyalardan oluşan bulaşma nedeniyle GDO'lu çıkma olasılığı yüksektir. Çok ciddi olan bu iddialar konunun muhatabı olan Bakanlık yetkilileri tarafından acilen ve son derece detaylı biçimde incelenmeli ve kamuoyu tatmin edici şekilde aydınlatılmalıdır.
Eğer sözü edilen GDO tespiti, silolarda daha önceden depolanan GDO'lu mamullerin buğdaya bulaşması sonucu ortaya çıkmışsa, bu bulaşmanın neden ve nasıl gerçekleştiği, ve niçin önlenememiş olduğu ivedilikle kamuoyunu tatmin edecek şekilde açıklanmalıdır. Ayrıca Bakanlık, diğer silolarda da benzer bulaşmaların olup olmadığı konusunda kapsamlı incelemeler yapmalı, ve bundan sonrasında gıdamızda benzer GDO bulaşma risklerinin oluşmaması için ne gibi önlemler aldığını da kamuoyu ile paylaşmalıdır.
Bu durum GDO'ların, bir kez sisteme girdiğinde güvenli bir şekilde kontrol ve izolasyonun ne kadar zor olduğunu ve genetiği değiştirilmiş organizmaların sağlıklı gıdaya ne kadar kolaylıkla bulaşabileceğini bir kez daha somut olarak göstermektedir.