COP29 sona erdi. 1,3 trilyon dolarlık hibe talebine karşın ortaya çıkan 300 milyar dolarlık finansman hedefi kararı iklim felaketlerinin etkilerini karşılamada yetersiz.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Taraflar Konferansı COP29 Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de sona erdi. Bu yıl konferansın temel konusu iklim krizi ile mücadele için gerekli olan finansman konusunda etkili bir karardı: Yani gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yıllık en az 1,3 trilyon ABD dolarının hibeler yoluyla verilmesini sağlayacak bir finans anlaşması.
COP29 Başkanlığının Başarısızlık Hikayesi: Finansman
COP29’a giden yolu dünyanın dört bir yanından gelen sel, kasırga, orman yangını haberleri ile yürüdük. İklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları nedeniyle ekonomik kayıp 2014-2023 yılları arasında 2 trilyon ABD doları oldu. Bu bilgiler iklim değişikliğine uyum, azaltım ve kayıp ve zarar konularında harekete geçilmesinin önemine birer kanıt gibi.
Özellikle gelişmekte olan ülkeler konusunda böyle bir ortamda finansman konusu kritik bir önem taşırken, varılan finans anlaşması gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere 2035 yılına kadar yıllık 300 milyar dolarlık bir finansman hedefi koyuyor. bu finansmanın hibe olarak verilmesi talebini es geçilerek bu miktarın hem kamu hem de özel kaynaklardan gelmesine karar verildi.
Özel kaynakların altına ülkeler arası anlaşmalar, kalkınma bankalarının verdiği krediler giriyor. Bu da zaten iklim krizinin altında ezilen ülkeler için yeni borç ve faiz yükü anlamına geliyor. Üstelik etkili bir iklim değişikliği ile mücadele ile sıcaklık artışını en fazla 2 derece sınırlandırmadan iklim değişikliğinin bize maliyeti 6 kat daha fazla olacağına dair bilimsel kanıtlarımız var. Gelişmekte olan ülkelerin ve sivil toplumun yıllık 1.3 trilyon dolar talebi ise bütün aktörlere 2035’e kadar kamu ve özel kaynaklar kullanılarak ulaşılması arzu edilen bir çağrı olarak kaldı.
Bu Rakam Ne Anlama Geliyor?
Yıllık 300 milyar dolar en az gelişmiş ülke sayısına bölündüğünde, iklim krizine karşı en savunmasız 45 ülkeye 6,6 milyar dolar düşüyor. Yalnızca Brezilya’nın Rio Grande do Sul eyaletinde bu yıl meydana gelen sel felaketinin maliyeti neredeyse 17 milyar dolar! Bu tek bir felaket için yapılan bir ortalama hesaplama, Filipinler’i bu yıl 10 gün içinde 4 fırtına vurdu. İklim değişikliği bu felaketlerin sayısını artıracak. Diğer yandan eğer iklim değişikliğinin sorumlusu büyük petrol ve gaz şirketleri olan ExxonMobil, Shell, Chevron, TotalEnergies, BP, Equinor ve ENI’ye ton başına 5 dolardan başlayıp her yıl artacak bir iklime zarar verme vergisi uygulansa sadece ilk yıl 15 milyar dolar toplanarak dünyanın iklimden en fazla etkilenen ülkelerinin iklim değişikliğinin yol açtığı zararın artan maliyetini karşılamasına yardımcı olabilir.
Finansman konusu yanında ilerletilmesi gereken görüşmelerden biri de emisyon azaltımlarına dair konulardı. Bu başlık altında COP28’de alınan fosil yakıtlardan vazgeçme kararı, bu kararın ülkelerin Ulusal Katkı Beyanlarında (NDC) nasıl planlanacağı gibi noktalar da önümüzdeki iklim görüşmelerine kaldı. İklim değişikliğine dair en önemli konferans karar metinlerinde fosil yakıt kelimesini geçirmeden bitmiş oldu. Petrol ve gaz ülkesi olan Azerbaycan bunu kendi hanesine bir başarı puanı olarak yazabilir belki ancak iklim krizinin çözümünde yine geriye düşmüş olduk.
Paris Anlaşması Madde 6
Paris Anlaşması’nın 6. Maddesi ülkelerin iklim hedeflerine ulaşmaları için nasıl bir gönüllü işbirliği yapabileceklerini belirliyor. Buna göre ülkeler karbon emisyonunu azaltarak kazandıkları karbon kredilerini bir ya da daha fazla ülke iklim hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmak için satın alabilir.
Madde 6 pek çok yönden endişe verici bir uygulama. Karbon azaltımının niteliğinden nasıl sayılayacağının takibine pek çok konuda madde 6 eleştiriliyor. Fakat iklim adaleti ve tarihsel sorumluluk boyutuna baktığımızda durum daha vahim hale geliyor. Karbon kredisi satın alabilen zengin ülkeler başka ülkelerde salım azaltımına yönelik projeler gerçekleştirerek yükümlülüklerini yerine getirirken tarihsel sorumlulukları geri planda kalarak kirletmeye devam etme hakkını kazanıyor.
Bu bağlamda COP29’da madde 6 altında verilen kararlar paketi iklim finansmanı için bir çözüm olmadığı gibi büyük kirleticilere kirletmeye devam etme hakkı tanımış oluyor. Bunun üstüne şeffaflık ve denetim mekanizmaları da yeterli değil.
COP29 Türkiye
Türkiye COP29’da 2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisini açıkladı. Uzun dönemli strateji ülkenin iklim politikasına ve çalışmalarına temel oluşturacak bir metin. Ancak iklim değişikliği ile mücadelede en önemli adımlardan biri olan kömürden çıkışa dair bir plan içermiyor. Fakat Greenpeace Türkiye’nin sorusuna Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un zamanla fosil yakıtlardan çıkacağız diyerek cevap vermesi bu alanda bir ilki gerçekleştirmiş oldu. Fosil yakıtlardan çıkış, net bir hedef koymak ve planlama yapmakla mümkün olabilir. Bu nedenle acilen fosil yakıtlardan kademeli çıkış için iddialı bir tarih belirlenmelid. Bu niyetin ilk adımı da Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne, yeni bir santral büyüklüğünde, 688 MW’lık ek ünite yapılmasının iptali olmalı.
Bundan Sonra Neler Olacak?
COP29’dan karşılanmayan bütün beklentiler ve karar verilmeyen bütün konular için adresler Haziran 2025’te yapılacak Bonn İklim Konferansı ve Kasım 2025’te Brezilya’da yapılacak COP30.
Türkiye’nin de aday olduğu COP31’in nerede yapılacağı sorunun cevabı da Haziran’da yapılacak Bonn İklim Konferansı’na kaldı.