“Kutup ışıkları nedir?” diye arama motoruna sorduğunda sana der ki: “Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların, dünyanın manyetik alanı ile etkileşimi sonucu gökyüzünde ortaya çıkan doğal ışımalardır.” Bu açıklamanın ötesine geçmek isteyen kâşifler, kemerlerinizi bağlayın, uzaya gidiyoruz!

Güneş ( Elements of this image furnished by NASA)

Kutup Işıklarının nasıl oluştuğunu anlamak için önce yaklaşık 150 milyon kilometre uzaktaki Güneş’i ziyarete gidiyoruz. 1.3 milyon dünyayı kapsayabilecek büyüklükteki nükleer füzyon reaktörümüz, hayat kaynağımız, sevgili yıldızımız Güneşimiz! Bazı noktalarında sıcaklık 1 milyon C°ye ulaşıyor. Burası dev bir plazma kazanı! Elektrik yüklü parçacıkların içi içine sığmıyor ve hızlarını alamayıp, partiye mekanın dışında yani uzayda devam etmeye karar veriyorlar. Güneş’teki bu radyoaktif partiden saatte yaklaşık 7 milyar ton taç parçacığı, uzaya sızıyor. Bu olayın ismi: “Güneş rüzgarları”

Rüzgarına kapıldık geliyoruz!

Güneş rüzgarlarındaki parçacıklar saniyede üç yüz-yedi yüz kilometre hıza ulaşıyorlar ve milyonlarca kilometre yol alabiliyorlar. Tabii bazılarının yolları biricik gezegenimizle kesişiyor. Peki gezegenimizin yüzeyini nasıl oluyor da kavurmuyorlar? Nasıl olup da bu yakıcı taneciklere rağmen dünya üzerinde yaşam tüm ihtişamıyla sürüyor? Bunu anlamak için yeryüzünün derinliklerine doğru inmeliyiz.

Structure core Earth. Structure layers of the earth. The structure of the earth’s crust. Earth cross section in space view. Elements of this image furnished by NASA. 3D rendering, 3D illustration

Ayağımızın 3.200 kilometre kadar altında, dünyanın çekirdeğinde Ay’ın yarısından da büyük bir okyanus var. Okyanus dediysek, öyle masmavi ve serin dalgalar aklına gelmesin. 5.700 C° sıcaklıkta ve çoğunlukla sıvı demirden oluşan çalkantılı bir lav dünyasından bahsediyoruz. İşte bu alandaki sıvı demirin hareketi sonucu bir elektrik akımı oluşuyor ve bu akım dünyanın manyetik alanlarının da kaynağı. Uzaya doğru uzanan ve dünyanın çevresini sarmalayan bu alanın adı “Manyetosfer”. Dünyanın eğikliği, dönüş hızı gibi pek çok unsur Manyetosfer’in doğasını etkiliyor. Dünya bizim uzay gemimiz, Manyetosfer ise gemimizin kalkanı. Şimdi onun illüstrasyonuna sevgiyle bakalım ve “iyi ki varsın” diyelim:

Güneşten gelen elektrik yüklü parçacıklar Dünya’nın manyetik alanına çarptığında, alanı büküyor ve dünyanın karanlık tarafına doğru itiyor. Bükülerek uzayan manyetik kalkanda gittikçe daha çok enerji birikiyor ve bu enerji dünyanın karanlık yüzünde bir kuyruğa dönüşüyor. Sonunda biriken bu enerji serbest kalıyor ve manyetik alan çizgilerinden kutuplara doğru hızlanan elektrik yüklü parçacık akımı oluşuyor. Parçacıklar atmosferdeki nitrojen ve oksijen moleküllerine çarpınca renklere bürünüyor ve işte!

Yeşil, beyaz, mor, beyaz ve hatta pembe renklerle beliriveren kutup ışıklarının keyfine varma vakti!

Güneş rüzgarları yoluna devam ediyor… Dünya’daki kutup ışıklarının ötesine geçmek istersen, işte Jupiter ve Saturn Auroraları! 

Kaynak: NASA
Kaynak: NASA

İzlanda, Grönland, Kanada, Alaska, Kuzey Sibirya, Norveç en sık ve parlak kutup ışıklarının görüldüğü ülkeler. Görüldüğü en yaygın tarihler ise 23 Eylül-21 Mart arasındaki günler. Eğer kendi gözlerinle görmek istersen aklında olsun. Nasıl olsa artık bu ışıkların nasıl oluştuğunu çok iyi biliyorsun.