Bizler Greenpeace Akdeniz olarak başta belediyelerin kıyıları halka açması gerektiğine ve açabileceğine inanıyoruz. Anayasal olarak tanınmış olan ücretsiz kıyı erişim hakkımız, özel işletmelerin olduğu kadar belediyelerin de gelir kapısına dönüşmemeli.
Greenpeace Akdeniz olarak, Türkiye’nin dört bir yanındaki kıyı hareketleri ve yurttaşlarla birlikte başlattığımız “Sahiller Hepimizin” kampanyası kapsamındaki saha çalışmalarına devam ediyoruz.
Kampanya kapsamındaki ilk blog yazımızda Ege kıyılarında özel işletmelerin yaptığı sahil işgallerine yer vermiştik. Bu kez rotamızı İstanbul’un kuzey kıyılarına yönelttik.
Beykoz Belediyesi’ne ait Riva Koyu ile Sarıyer Belediyesi’nin işlettiği Kilyos Halk Plajı’nı da kapsayan incelememiz, özel işletmelerin rolünü belediyelerin üstlendiği durumlarda da ücret istendiğini gösterdi. Miktarından bağımsız olarak sahillere ücretsiz erişim hakkımız olduğunu anlattığımızda engellemelerle karşılaştık. Ücretsiz olduğu belirtilerek yönlendirildiğimiz plajların durumu ise pek parlak değildi.
İşletmeciler belediye olunca da sahillere erişilemiyor
Greenpeace Akdeniz olarak kıyı işgallerini belgelemeye İstanbul’un kuzey kıyılarında devam ettik. Uzunca bir süredir Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Köprü, İstanbul Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi birçok projeyle hem gündem konusu olan hem de İstanbul’un en fazla ekolojik yıkıma maruz bırakılan bölgesi, bu sefer de sahil şeritlerindeki kıyı işgalleriyle gündemimizdeydi.
Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul’da irili ufaklı işletmelerin kıyı işgallerinin ücretsiz şekilde sahile ulaşıp denize girmeyi engellediğini görüyoruz. Saha çalışmamız ise belediyelerin ve yerel yönetimlerin kıyı işletmelerinde rol aldığı durumlarda da sahile ücretsiz ulaşımın mümkün olmadığını gösterdi.
Beykoz Belediyesi’ne ait Riva Koyu, ilk duraklarımızdan bir tanesiydi. Hemen plajın girişine yapılmış çok büyük bir kapı ve kapının önünde bekleyen belediye görevlisi, bizleri ücretsiz olarak içeri alamayacağını, bu konuda kendisinde bir yetki olmadığını söyledi. Diğer taraftan, 30 TL giriş ücreti verdiğimizde plajın sahip olduğu duş, tuvalet ve cankurtaran hizmetinden faydalanabileceğimizi, ayrıca eğer istersek şemsiye ve şezlong için ayrı ayrı 150 TL vermemiz gerektiğini anlattı. Kapı görevlisiyle uzunca süren konuşmalarımız bir sonuç vermedi ve sahili kullanmak için Riva Koyu’na alınmadık.
Ücretsiz denize girmek istiyorsak biraz ilerideki koyu kullanabileceğimiz tavsiye edildi. Bu koya gittiğimizde ise gördüğümüz manzara o kadar da iyi değildi. Koyda çöpler yer alıyordu. Bu manzara yurttaşlarımızın da bu konuda duyarlı davranmadığını göstermekle birlikte belediye hizmetlerinin ücretsiz koylara ulaşımındaki yetersizliğinin de bir işareti. Bu eksiklik, insanları fiili olarak ücretli plajlara yönlendirilmiş oluyor.
Jandarma eşliğinde plaja giriş
Bir sonraki durağımız ise Sarıyer Belediyesi’nin işlettiği Kilyos Halk Plajı’ydı. Fakat bakmayın siz isminin halk plajı olduğuna, bu plaja da giriş ücretliydi. Bu plajı kullanmak istediğimizde ise hemen kapıdaki görevli koya giremeyeceğimizi söyledi. Görevliyle süren konuşmalarımız sonrasında, ikametgahımız Sarıyer ilçesi sınırları içerisinde ise plaja ücretsiz girebilme hakkımızın olduğunu öğrendik. Belediyeler de dahil herhangi bir kurumun böyle bir yasal hakkı olmadığını söylememize rağmen durum değişmedi.
Bu uygulamanın yasal olmadığını anlatmak için aldığımız görüntüler tehditvari bir şekilde telefonumuzdan zorla sildirildi. Kapıda görevli olduğunu söyleyen şahıs, “50 TL vermemek için tantana çıkardığımızı” söylese de konu ücretin miktarı değil. Orada anlatmaya çalıştığımız gibi; konu miktar değil, Anayasamızda açıkça yazdığı gibi sahiller hepimizin! Giderek gerginleşen bu tartışmanın sonunda jandarma çağırdık. Jandarmanın içeri alınmamız gerektiğine dair sözlerinin ardından yasal hakkımız olan kıyılara erişebildik.
Sahiller hepimizin
Rotamızın üzerindeki başkaca plaj ve koylara gittiğimizde de durum değişmedi. İşletmeler tarafından ihlal edilmiş koylarla karşılaştık. Belediyelere ait olan plajlar ise yasal tüm mevzuatlara aykırı olarak ücretli bir şekilde işletiliyordu. Ücretsiz olarak denize girilebilecek yerlerde ise belediye hizmetleri neredeyse yok gibiydi. Konuyla ilgili görüş talebinde bulunduğumuz Sarıyer ve Beykoz Belediyelerinden dönüş alamadık.
Bizler Greenpeace Akdeniz olarak başta belediyelerin kıyıları halka açması gerektiğine ve açabileceğine inanıyoruz. Anayasal olarak tanınmış olan ücretsiz kıyı erişim hakkımız, özel işletmelerin olduğu kadar belediyelerin de gelir kapısına dönüşmemeli.
Belediyelere, düşük ücretlerin de ihalle yol açtığını hatırlatarak anayasal hak olan sahillere herkesin özgür ve eşit erişimi için üzerine düşen rolleri yerine getirmesi çağrısı yapıyoruz.
Sahiller hepimizin.