Afşin termik santraline yapılmak istenen ek üniteye karşı bir araya gelen yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri birlikte mücadele vermeye devam etme konusunda oldukça kararlı.

Afşin-Elbistan A ve B Termik Santralleri şehirleri, köyleri ve Türkiye’nin dördüncü büyük ovası olan Elbistan ovasını zehirliyor.

Kaynağında durduğunuz nehrin denize kavuştuğu anı hiç hayal ettiniz mi?
Elbistan’ın Pınarbaşı mahallesinde bir göletin başında durup suyun serinliği yüzünüze çarparken gölet tabanından kaynayan suyu görebilirsiniz. Söğüt ve çınar ağaçlarının gölgesinden nehri takip ederseniz, Ceyhan’ın Elbistan’a can olup Türkiye’nin en büyük ovalarından birini sulamaya gidişine tanık olabilirsiniz. Ancak biraz daha ilerlerseniz Ceyhan’ın hayat veren suyunun pompalarla çekilip insan ve çevre sağlığına en büyük tehditlerden olan termik santrallere gönderilişine de tanık olursunuz.

Afşin-Elbistan bölgesi, Türkiye’de kömürlü termik santrallerin en yoğun olarak bulunduğu bölgelerden biri. Afşin A ve Afşin B termik santralleri ve bu santrallerin kömür sahaları uzun zamandır bölge halkı ve çevre için büyük bir tehdit. Çünkü bu santraller hava kirliliğinin ana kaynağı ve beraberinde getirdikleri yüksek hava kirletici emisyon oranları ile halk, çevre ve ekosistemler üzerinde çok büyük bir etkiye sahip.

Toplantıya, Elbistan ve Nurhak Belediye Başkanlarının yanı sıra siyasi parti temsilcileri, yerel ve ulusal sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Geçtiğimiz günlerde Elbistan, Nurhak ve Ekinözü Belediyeleri ve Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu’nun birlikte çağrıcısı olduğu bir toplantı için TEMA Vakfı, İklim İçin 350 Derneği, Avrupa İklim Eylem Ağı ve Temiz Hava Hakkı Platformu ile birlikte Greenpeace Türkiye olarak biz de Kahramanmaraş’ın ilçesi Elbistan’daydık.

Şehirde ve özellikle termik santrallere yakın Çoğulhan ve Altunelma gibi köylerde konuştuğunuz kişiler kendileri kanser ya da solunum yolları rahatsızlıklarından muzdarip değilse yakınları ile ilgili bir öyküleri mutlaka var. Çoğulhan’da santrallerin yanı başında yaşayan Hacı Kız teyzeyi ziyaret ederseniz, size ilk göstereceği şey sepete ve torbalara doldurduğu ilaçları olacak. Yanınıza gelen hemen hemen herkes, cebinden çıkarıp astım ilacını gösterecek. Köy kahvesine oturursanız, kimsenin termik santral istemediğini ama geçim derdi çaresizliğinin getirdiklerini duyacaksınız. Çiftçiler, ovayı kaplayan külün ürünlerinde verimi nasıl düşürdüğünü, meşhur üzüm bağlarının yok oluşunu anlatacak. Bu dertlerin üstüne bölge halkı bir yandan da yaşadıkları yıkıcı depremin maddi ve manevi yaralarını sarmaya çalışıyor.

Ancak termik santrallerin verdiği bu kadar zarara ve depremin getirdiği yüke rağmen, Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne 688 MW kapasiteye sahip 2 ünite daha eklenmesi planlanıyor. Projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın nihai kararını bekliyor.

Elbistan’daki toplantının katılımcıları da planan ek üniteye karşı atılacak adımlar için yol haritasını değerlendirdi. Toplantıya katılan herkes santrallerin ve kömür madenlerinin neden olduğu hava kirliliği, tarımsal verim kaybı, halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkiler ve bölgenin ekosistemine verdiği zarar konusunda hemfikir ve birlikte mücadele vermeye devam etme konusunda oldukça kararlı.

Biliyoruz ki Afşin Elbistan A Santraline ek planlanan iki ünite, tüm baca gazı filtreleri eksiksiz yapılsa bile 2268 ölüme yol açacak. Sağlık etkilerinin toplam ekonomik maliyeti ise 88,4 milyar TL’yi bulacak. Ancak yeni kömür santrali için gerekli 37 milyar liralık yatırım, yörede güneş yatırımına aktarılırsa depolamalı bir güneş santrali ile yılda 1614 GWh yani 688 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak bir güneş enerjisi santrali kurulabilir. Yani uzun yıllardır kömürün etkilerinden ve 2023 yılından bu yana deprem felaketinin etkilerinden muzdarip Afşin ve Elbistan için yeşil ve adil bir yeniden inşa kurgulamak mümkün. Bunları bilen ve bölgede termik santral istemeyen halk mücadeleye devam ediyor.