Energy Transfer şirketi Greenpeace’e 300 milyon dolarlık tazminat davası açtı. Fosil yakıt şirketlerinin susturma çabalarından korkmuyoruz, susmayacağız!
“Atalarımızın yaptığı gibi suyumuzu ve toprağımızı korumalıyız…”
“Çocuklarım için, torunlarım için buradayım. Çünkü her çocuğun hayatı boyunca güvende olmasını ve temiz suya erişebilmesini istiyorum”[1]
Bunlar, 2016 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Dakota Petrol Boru Hattı’nın inşasına karşı eyleme katılan insanların cümleleri…
ABD’nin en büyük fosil yakıt petrol boru hattı ağına sahip Energy Transfer şirketi 2016 yılında Dakota Petrol Boru Hattı’nı inşa etmeye başladı. Hattın özellikle Kuzey Dakota’dan geçmesi büyük bir direniş ile karşılaştı. Çünkü hat Standing Rock Sioux Kabilesi’nin kutsal kabul ettiği topraklardan ve kullandığı su rezervlerinin altından geçiyordu. Yerli halk ve onları destekleyen pek çok sivil toplum kuruluşu 2016 yılı Nisan ayında bölgede bir protesto amaçlı kamp kurdu, boru hattının inşasına karşı davalar açtı. Şirket, dava sürecini beklemeden buldozerlerle bölgeye girince protestolar arttı. Güvenlik güçleri, protestoları bastırmak için plastik mermi, biber gazı gibi şiddet içeren yöntemler kullandı.
2017 yılı Ağustos ayında Energy Transfer, Greenpeace ABD ve Greenpeace’e bu eylemleri örgütlediğini öne sürüp, “sözde kar amacı gütmeyen, eko-terörist haydut gruplar yalan iddialarla şirketimizi ağır zarara uğrattı” gerekçesiyle dava açtı. Şirket, Greenpeace’ten 300 milyon dolar tazminat artı cezai tazminat ve dava masraflarını talep etti. Greenpeace şu an toplamda maliyeti 1 milyar doları bulabilecek bir dava süreci ile karşı karşıya.
Elbette ne Greenpeace ne de diğer hak savunucuları bu tip süreçlere yabancı. Şirketler, tazminat davalarını, neden oldukları yıkımlar ve hak kayıplarına karşı sesini yükseltenlere karşı çok uzun zamandır caydırıcı bir araç olabileceğini düşünerek kullanıyor. Ceza davası açılmasını sağlamak amacıyla suç duyurusu yoluna başvuruyor, tazminat davası açıyor, idari bir işlem yapılmasını sağlamak için şikayette bulunuyor. Bunun yanında tamamen barışçıl olan gösterilere polisin ve jandarmanın izin vermemesi, müdahale etmesi, zor kullanarak dağıtması talebiyle karşılık veriyor. Tüm bu uygulamalara, söz konusu şirketlerin hedefleri göz önünde bulundurularak “kamu katılımına karşı stratejik dava” (İngilizce adıyla SLAPP- Strategic Lawsuits Against Public Participation) adı veriliyor.
Business & Human Rights Resource Center ( İş Dünyası ve İnsan Hakları Kaynak Merkezi) tarafından 2021 yılında yayınlanan bir rapora göre, hak savunucularına karşı 2015 yılından bu yana dünya çapında 355 SLAPP davası açılmış.
Türkiye’de çevre mücadelesinde yer alan hak savunucuları da ne yazık ki bu süreçlere yabancı değil. Alakır Vadisi’nde HES’lere karşı mücadele eden Tuğba Günal ve Birhan Erkutlu hakkında şirket yetkilileri asılsız iddialarla çok kez suç duyurusunda bulundu. Bartın’ın Amasra ilçesinde planlanan HEMA kömürlü termik santral projesine karşı mücadele eden Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır’a ticari itibar ve prestiji zedelemek gerekçesiyle Hattat Holding A.Ş., Hattat Enerji ve Maden Tic. A.Ş. ile Hema Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 2021 yılında 1 milyon TL’lik tazminat davası açıldı. Denizli’nin Tavas ilçesinde toprağını madene karşı korumaya çalışan 75 yaşındaki Hatice Kocalar’a şirket yetkililerini darp ettiği gerekçesi dava açıldı ve para cezası verildi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Şirketler bu hukuki süreçleri tek bir nedenle kullanıyor: Hak savunucularını yıldırmak ve baskı altına almak! Şu anda aynen Greenpeace’in karşı karşıya kaldığı davanda Energy Transfer’in hedeflediği gibi… Amaç sivil toplum kuruluşlarını ve hak savunucularını maddi açıdan yıldırarak susturmaya çalışmak!
Greenpeace 50 yıldır, 55 ülkede 6 kıtada insanları ve gezegenimizi savunmak için mücadele ediyor. Bu mücadeleyi sürdürebilmemiz için Energy Transfer’e karşı siz de #GreenpeaceinYanındayım deyin.
Not 1: Türkiye’de SLAPP konusunda ayrıntılı bilgi ve örnekler için Mekanda Adalet Derneği tarafından hazırlanan “Çevre İhtilaflarında SLAPP: Kamu Katılımına Karşı Stratejik Dava” raporu incelenebilir.