Türkiye’nin iklim krizi mücadelesi için Orman Sınırları Yönetmeliği tekrar ele alınmalı.
Geçtiğimiz yıl Paris Anlaşmasına taraf olan ve 2053 için net sıfır emisyon hedefi açıklayan Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik adımlar atılmaya başlandı.
İklim Değişikliğiyle mücadele kapsamında geçtiğimiz Kasım ayında düzenlenen COP 26’ya katılan Türkiye bu zirvede de önemli bildirgelerin altına imza attı. COP 26’da imzacı olduğu en önemli bildirgelerden biri Orman ve Arazi Kullanımı Bildirgesi. Bildirgenin ilk maddesi ise “Ormanları ve diğer karasal ekosistemleri korumak.” Küresel orman örtüsünün yüzde 90’ını oluşturan imzacı ülkeler, bu bildirgeyle sürdürülebilir kalkınma, kapsayıcı kırsal dönüşüm ve arazi bozulmasını 2030’a dek durdurma hatta tersine çevirme taahhüdünde bulundu.
Gelelim son dönemde Türkiye’de ormanlarla ilgili alınan kararlara:
Resmi Gazete’de 6 Ocak 2020’de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı’yla Mersin ve Ankara’nın yanı sıra Kastamonu ve Manisa illerinde bazı orman alanları orman dışına çıkarılmıştı. Yapılan hesaplamalara göre toplam 988 bin 342 m2’lik ormanlık alan orman sınırları dışına çıkarılmış oldu. [1]
Buna göre, “Tarım ve Orman Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerden,
b) 19/4/2018 tarihli ve 7139 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/4/2018 tarihi itibari ile üzerinde yerleşim yeri bulunan alanlardan,
c) Yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanların, Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tesciline ilişkin usul ve esasları belirlemek” üzerine karar alındı.
Bu düzenlemeler ormanın ne büyük bir ekosistem olduğunu göz ardı edip ormanın sadece ağaç varsa orman olduğunu ileri sürüyor. Oysa Türkiye, Kasım 2021 tarihinde gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı(COP26)’nda 133 ülke ile birlikte Orman ve Arazi Kullanımı Bildirgesi‘ni imzaladı. Küresel orman örtüsünün yüzde 90’ını oluşturan imzacı ülkeler, bu bildirgeyle sürdürülebilir kalkınma, kapsayıcı kırsal dönüşüm ve arazi bozulmasını 2030’a dek durdurma hatta tersine çevirme taahhüdünde bulundu. Türkiye’nin imzacı olduğu bu taahhüte uygun politikalar geliştirmesi gerekliliği ortada iken geçmişte alınmış kararları da sorgulaması zaruridir.
Türkiye iklim değişikliğiyle mücadelede kararlı mı?
İklim değişikliğiyle mücadelede kararlı adımlar atan ve net hedefler belirleyen Türkiye, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunu da göz önünde bulundurarak gerçek bir iklim mücadelesi için ormanlar özelinde acilen harekete geçmeli. Ormanları ve diğer karasal ekosistemleri koruma maddesine uygun hareket etmek için 6 Ocak 2020’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ilişkin yönetmeliği ise tekrar ele almalıdır.
İklim acil durumuna göre ormanlar özelinde acilen yapılması gerekenler var: [2]
- Direnç oluşturmak için ekosistemleri korumalı ve onarmalıyız. Sağlıklı ekosistemler, kaçınılmaz iklim değişiklikleri karşısında daha dayanıklıdır.
- Topraklarımızın ve okyanuslarımızın %30’unu korumalı ve okyanus ekosistemleri üzerindeki tüm baskıları azaltmalıyız.
- Ormansızlaşmaya son vermeliyiz,
- Ormanları ve diğer karasal ekosistemleri restore etmeli ve hayvansal ürünlerin üretim ve tüketiminde azalma ve daha fazla bitki bazlı beslenme ile birlikte agro-ekolojik yaklaşımı benimsemeliyiz.