Başlattığımız “Kirletene Ödet, Yükümü Hafiflet” kampanyası ile çevreyi kirleten sektörlere uygulanan teşvik ve indirimlerden vazgeçilerek bu bütçenin iklim adaletine harcanması çağrısında bulunuyoruz.

“Türkiye’de Vergi ve İklim Adaleti” başlıklı raporumuzda yer alan kamuoyu araştırmasına katılanların yüzde 72‘si Türkiye’de mevcut vergi sisteminin adil olmadığını düşünüyor. Bununla birlikte yüzde 80’i iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini engelleme amacıyla zenginlerden ve şirketlerden daha yüksek vergi alınması gerektiği görüşünü destekliyor. 

Hazine ve Maliye Bakanlığından kirleten sektörlere uygulanan teşvikleri engellemesini, vergi ve bütçe politikalarında kirletenlerin daha fazla ödeyeceği, toplanan paranın iklim adaletine harcanacağı şekilde düzenleme yapmasını ve uluslararası alanda yürütülen vergi işbirlikleri süreçlerine dahil olunmasını talep ediyoruz. 

“Fosil yakıtlara verilen teşviklerle 650’nin üzerinde yangın söndürme uçağı alınabilirdi”

Türkiye’de gelir dağılımındaki uçurumun ve iklim krizinin etkilerini daha fazla görüyoruz. Bu iki adaletsizlik birbiriyle bağlantılı. Sorunun temelinde vergi yükünün düşük ve orta gelirlilerin omzuna yüklenmesi ile iklim adaletini sağlamak için gerekli adımların atılmaması bulunuyor. Kaynaklar vatandaşların yükünü almak yerine kirletenlere teşvik olarak harcanıyor.

Örneğin kömürden, kimseyi arkada bırakmayacak türden bir adil çıkışı konuşmamız gerekirken, yeni teşvikler açıklanıyor. 2023 yılında, vergi muafiyetleri de dahil olmak üzere Türkiye’nin toplam fosil yakıt teşvikleri 63,8 milyar TL‘ydi. 2023 yılında sağlanan toplam fosil yakıt teşvikleri ile yaklaşık 3 ton kapasiteli 650’nin üzerinde yangın söndürme uçağı alınabilirdi. Bu hesap elbette teorik. Çünkü gerçekte uçak üretim ve teslim tarihleri yılları bulabiliyor. Ama bu hesapla anlatmak istediğimiz ekonomik olarak neyi önceliklendirdiğimizin önemi. Yangınları körükleyen fosil sektörünü desteklemeye devam edemeyiz. Gezegeni ve insanı gözeten kapsamlı bir reforma ihtiyaç var. Bu reform, hem iklim felaketlerine karşı direnci artırmaya yönelik adımların atılmasını sağlar hem de yaşam maliyeti krizinin aşılmasına katkıda bulunur. Böylelikle düşük ve orta gelirliler nihayet nefes alabilir, sosyal politikalar uygulanabilir ve iklim adaleti sağlanabilir. Kirletenlerin ödeyip yükümüzü hafifletmesinin zamanı geldi.