Mavi gökyüzü mücadelesinde vatandaş bilimi ve toplum merkezli hava kirliliği izleme girişimleri her gün artıyor. Böylece devletlerin, belediyelerin hava kalitesi izleme ağlarının yetersiz kaldığı noktalarda düşük maliyetli sensör teknolojileri devreye giriyor.

Maliyeti tam teşekküllü sabit veya portatif bir ölçüm istasyonuna kıyasla düşük olan bu sensörlerle, vatandaşlar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları hava kalitesini artırmak ve politikaları geliştirmek adına soluduğu havayı kendisi takip ediyor. Bu uygulamalar, kimi zaman Londra’da ilkokul çocuklarının okul çantalarına yerleştirilen sensörlerle, kısa dönemli araştırma amaçlı çalışmalarda karşımıza çıkıyor. Bazen de Filipinler’in başkenti Manila örneğindeki toplum temelli girişimlerin kurduğu ve düzenli ölçüm yapan sabit sensör ağlarında görebiliyorsunuz. Türkiye’de de bu tür girişimlerin örneklerine rastlamak mümkün ve zamanla toplum temelli izleme ağlarının kapasitesini yaygınlaştırmak ise oldukça önemli. 

Türkiye’de bakanlığın ve belediyelerin 300’den fazla istasyon ile işlettiği geniş bir hava kalitesi ölçüm ağı var. Ancak bu tür istasyonların kurulumu ve düzenli bakımları maliyeti yüksek bir iş kalemi. Bu nedenle, istasyonlar partikül madde ve diğer hava kirleticilerini izlemeye yönelik her zaman, her yerde ölçüm yapmıyor. Düşük maliyetli sensör teknolojileri burada ciddi bir alternatif sunuyor. Ayrıca kentin hava kirliliği anlamında sıcak noktalarına yerleştirilme olanağı ile istasyonların temsili verilerine alternatif olarak noktasal kirliliğe dair doğrudan bilgi sağlıyor.

Bakanlığın Aralık 2021’de yayınladığı hava kalitesi haber bültenine göre toplamda 355 tane istasyonumuz var.  Bülteni incelediğimizde, kirleticinin türüne göre istasyon sayılarının azaldığını görüyoruz. 2021 yılında 302 istasyon ile en çok takip edilen kirletici kükürtdioksit olurken, en az sayıda istasyona sahip olan ise gezegenin en tehlikeli kirleticisi olan Partikül Madde 2.5

Türkiye’de sadece 162 ölçüm istasyonu PM 2.5’in kirlilik yoğunluğunu takip edebilecek altyapıya sahip. Bunların pek çoğu ise düzenli olarak çalışmıyor. Çevre Mühendisleri Odası’nın 2021 Hava Kirliliği Raporu’na göre yıl içerisinde 62 istasyon bize PM 2.5 hakkında güvenilir veriyi sundu. 

Bu açığı kapatmak için bireylerin inisiyatif aldığı örneklere birlikte bakalım. 

Bursa’ya Temiz Hava

Türkiye’de ilk sensör uygulamalarından biri Nilüfer Kent Konseyi ve Greenpeace Akdeniz işbirliği ile genç iklim aktivistlerinin temiz hava kampanyasını desteklemek amacıyla Bursa’da gerçekleştirildi. Kent konseyi binasına yerleştirilen sensör ile partikül madde kirliliğini gerçek zamanlı takip ederek, taleplerini kirlilik verileriyle destekliyorlar. Bu veriler aynı zamanda kamuya açık;  web sitesi aracılığıyla herkes erişebiliyor. Kent Konseyi örneğinin yanı sıra en az 3 birey tarafından yerleştirilen sensörlerle Türkiye’nin farklı yerlerinde hava kalitesini yakından takip eden vatandaşları görmek mümkün. 

Bir başka örnek ise Kadıköy’de karşımıza çıkıyor. Kadıköy Belediyesi ilçeye yerleştirdiği 23 sensörle vatandaşlarıyla birlikte hava kalitesini takip ediyor. Bu sayede hava kirliliğinin limitleri aştığı günlerde, kırılgan gruplar için alarm uyarıları gerçekleştirerek halkını bilgilendiriyor. 

Londra’da Okul Bölgelerindeki Hava Kirliliği 

Londra Belediyesi, The Breathe London projesinin son aşamasında King’s College London ile geliştirdiği işbirliğiyle kentin 5 farklı okul bölgesinde dönemsel bir izleme çalışması yaptı. Çalışmaya kirliliğin yoğun olduğu 50 okuldan yaklaşık 250 ilkokul öğrencisi katıldı.

Projede öğrencilere uzmanlar tarafından hava kalitesi izleme eğitimlerinin verilmesinin yanı sıra öğrenciler kendilerine sağlanan sensörlerle yaptıkları ölçümlerle birer araştırmacıya dönüştü. İzleme döneminin sonunda 490 milyon farklı veri setiyle en çok kirliliğe nerede ve nasıl maruz kaldıklarını kendileri ortaya çıkardı. Verilere göre, öğrenciler en fazla sabah evden okula giderken kirli hava soludu. Ayrıca ana yol yerine ara sokakları tercih eden öğrencilerin daha az kirli havaya maruz kaldıkları belirlendi. Çalışmanın sonunda veliler arasında farkındalığın yükseldiği ve çocuklarını arabayla okula bırakan ebeveynlerin sayısında azalma olduğu gözlemlendi. 

Londra Belediye Başkanı sensör teknolojileri ile dünyanın en geniş hava kalitesi izleme ağını kurmayı hedefliyor. Avrupa Çevre Ajansı da vatandaş bilimi ve sensör teknolojilerinin farkındalığı artırmak için önemli bir veri kaynağı olduğunun altını çiziyor. 

Filipinler’de Toplum Merkezli İzleme Ağı

Greenpeace ve Filipinler İklim Adaleti Hareketi -FİAH- güçlerini hava kirliliğine karşı birleştirdi ve başta başkent Manila olmak üzere kömürlü termik santrallerden etkilenen toplulukların yaşadığı şehirlere toplamda 28 adet sensör yerleştirdi.

Greenpeace ve FİAH ülkede PM 2.5’u takip etmek için mevcut 55 istasyonun yeterli olmadığını ve gerçek kirlilik seviyesini gösterecek stratejik noktalara yerleştirilmediğini savunuyor. Bu nedenle kömürlü termik santral bölgeleri ve ulaşımın yoğun olduğu otobanlar sensör bölgelerini seçerken dikkat ettikleri kriterler. Bu sayede herkesin gerçek kirlilik seviyesini göreceğini ve karar vericilerin veri odaklı yaklaşıma göre çözüm üreteceğini düşünüyorlar. 

WRI’ın hazırladığı çalışma ise bu örneklere benzer girişimlerin Avrupa’dan Amerika ve Afrika kıtalarına dağılan bir coğrafyada gerçekleştiğini gösteriyor. Çalışmada ön plana çıkan 33 vakada ise bu teknolojilerin eğitim ve bilgi sağlanması, bireysel maruziyet seviyesinin takip edilmesi, kirliliğin yoğun olduğu sıcak noktaların tanımlanması gibi amaçlara hizmet ettiği vurgulanıyor. 

Maliyetler Alternatif Çözümlere Yönlendiriyor

Hava kirliliği dediğimiz zaman akla ilk gelen ülkelerden birisi Hindistan. Greenpeace’in son raporu ülkedeki insanların % 95’i DSÖ’nün belirlediği limitin 5 katından fazla kirli havaya maruz kalıyor. Durum bu kadar ciddi iken nüfusun % 70’inin 25 km içerisinde erişebileceği bir hava kalitesi istasyonu yok. Bu tabloyu değiştirmek için uzmanlar sensör teknolojilerini ciddi bir alternatif olarak sunuyor ve sanılanın aksine doğruluk payı riskinin ise endişe edildiği kadar yüksek olmadığını belirtiyor. 

HAVANI KORU

Düzenli limit aşımlarının olduğu ilçelerde koruma bölgesi ilan edilmesini talep ederek “havanı koru”. Hep birlikte temiz bir nefes alalım.

Kampanyaya hemen katıl, havanı korumak için sen de bir imza at.